MYK sonrası AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik koronavirüsle mücadele kapsamında alınan tedbirler başta olmak üzere, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. AK Parti Sözcüsü Çelik, "Sağlık alanındaki devrimler bugün bizi diğer ülkelere nazaran virüsle mücadele konusunda daha hazırlıklı hale getirmiştir. Ülkemiz salgınla güçlü bir şekilde mücadele ediyor" dedi.

AK Parti MYK sonrası AK Parti sözcüsü Ömer Çelik açıklamalarda bulundu. Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan AK Parti Sözcüsü Çelik, "Sağlık alanındaki devrimler bugün bizi diğer ülkelere nazaran virüsle mücadele konusunda daha hazırlıklı hale getirmiştir." dedi.

Çelik, "Ülkemiz salgınla güçlü bir şekilde mücadele ediyor. Böylesine büyük bir afetle mücadele ederken vatandaşlarımızın hayatından daha kıymetli bir şey yoktur." ifadelerini kullandı.

Koronavirüse karşı tedbirlerin hayatı felç etmeyecek şekilde alındığını söyleyen Çelik, şu açıklamalarda bulundu:

FIRSATÇILARA KARŞI KATI TEDBİRLER ALINDI

"Koca koca siyasi partilerin bazı temsilcileri spekülasyon yaymaya çalışıyor. Yıkım siyasetinin zamanı değil. Önemli olan vatandaşımızın hayatının korunmasıdır. Tüm süreç şeffaflıkla, hesap verilebilirlikle sürdürülüyor. Bu sürede fırsatçılık yapanlar söz konusu oldu, bunlara karşı katı tedbirler alındı."

Çelik'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

ÜLKEMİZ TÜM TEDBİRLERİ YÜRÜRLÜĞE KOYUYOR

İlk koronavirüs vakasına müdahale eden hocaların hocası Cemil Taşçıoğlu hocamız hayatını kaybetti. Allah'tan rahmet diliyoruz. Hastanelerde tedavi gören bütün vatandaşlarımıza şifalar diliyoruz. Bu afetler konusunda insanlığın çok eski bir tarihi var. Yakın zaman dilimi içerisinde 2002'de Sars, 2012'de Mers, domuz gribi, Ebola salgını gibi çeşitli meydan okumalarla dünya karşı karşıya kaldı. Bir yandan koruyucu sağlık hizmetleri artıyor, tıp ilerliyor, diğer taraftan ormanların yok edilmesine bağlı olarak yeni hastalıklarla karşı karşıya kalınıyor. Ülkemiz afet karşısında bütün tedbirleri yürürlüğe koyuyor. Ülkemizin sağlık alanında gerçekleştirdiği tedbirler diğer ülkelere nazaran virüsle mücadelede daha hazırlıklı hale getirmiştir. 

KİMSE BU KADAR YAYGINLAŞACAĞINI TAHMİN ETMEDİ

Bugün şehir hastanelerimizin varlığı, ihtiyaç duyulan yatak kapasitesi bakımından büyük bir güvencedir. Tek odalı yatağın çeşitli hastanelerde hayata geçirilmiş olması, bugün bunların karantina merkezi olarak gerçekleşmesi olarak bir altyapı ile hizmete sunulmaktadır. Virüs Çin'in Wuhan kentinde görüldüğünde kimse bu kadar yaygınlaşacağını tahmin etmedi. Avrupa'da ilk olarak 27 Ocak'ta Fransa'da görüldü. Şubat üçüncü haftasından itibaren İran ve İtalya'da hızla yayıldı. Daha sonrasında Güney Asya'dan Kuzey Avrupa'ya kadar dünyanın her yarında görülmeye başlandı.  Nihayetinde 11 Mart'ta birkaç ay sonra Dünya Sağlık Örgütü koronavirüs pandemisi ilan etti. Gelinen noktada hastalığa yakalanan sayı 1 milyon, hayatını kaybeden sayısı 50 bini geçmiştir.

TÜRKİYE KENDİ VATANDAŞININ SAĞLIĞINI DÜŞÜNMÜŞTÜR

Yeterli tedbir alınabiliyor mu, tedbirler daha önce alınabilir miydi çok sayıda zaman zaman sorumsuzluğa varan birtakım yorumlarla karşılaşıyoruz. Vatandaşımızın hayatından daha kıymetli bir şey yoktur. Türkiye süreci baştan itibaren ciddiye almıştır. Daha dünya salgını ciddiye almazken, sadece Çin düzeyinde algılarken Türkiye Ocak ayında Sağlık Bakanlığı bünyesinde operasyon merkezi kurmuş, 10 Ocak'ta Bilim Kurulu oluşturmuştur. Ocak'ta Kovid-19 hastalığı ile ilgili rehber hazırlandı, teşhisten tedaviye kadar tüm süreç anlatıldı.  Dışarıdan gelen yolcular karantinaya alındı, tedbirler alındı. 1 Şubat'ta Wuhan kentindeki vatandaşlarımız askeri uçakla Türkiye'ye getirerek karantinaya alındı. Birçok ülke para karşılığında getirirken, kimi ülkeler masrafları ödemediği için kendi vatandaşlarını almazken Türkiye dünyanın neresinde olursa olsun vatandaşlarımızın sağlığını, iyiliğini düşünmüştür.

KOCA KOCA SİYASİ PARTİ TEMSİLCİLERİ SPEKÜLASYON PEŞİNDE

3 Şubat'la Çin'le uçuşları durdurduk, 23 Şubat'ta İran'la kara, hava yolu girişlerini durdurduk. 29 Şubat'la İtalya ile yolcu trafiği durduruldu. 2 Mart'ta umreden dönen vatandaşlarımıza karantina tedbirleri uygulanmaya başlandı. 6 Mart'ta İtalya'daki kişilerin ülkemize girişleri yasaklandı, oradan gelen vatandaşlarımız karantinaya alındı. Ve maalesef 10 Mart'ta Sağlık Bakanımız yurtdışından gelen vatandaşımızda Kovid-19 pozitif olduğunu açıkladı. Bilim Kurulu siyaset ilişkisinde müphem bir alan varmış gibi koca koca siyasi partilerin temsilcileri spekülasyon yaymaya çalışıyor. Halbuki tüm süreç şeffaf ve hesap verilebilir anlayışıyla yürütülüyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığı ile yapılan toplantı önlemler paketi bir üste çıkarılmış oldu.

PANDEMİ KURUMLARI KENDİ YEREL UYGULAMALARINI YAPABİLECEKTİR

13 Mart'ta ülkemizde vaka sayısı 5'e çıktığında. Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında yapılan toplantıda 9 ülkeye havayolu ulaşımı durduruldu. Kamuda çalışan hamilelere, süt izinlilere, engellilere, 65 yaş  üstündekilere idare izin verildi. Kışlalardaki askerlerimiz için çarşı izinleri durduruldu. Cezaevlerindeki görüşlere son verildi. Yargı faaliyetleri, kültür sanat faaliyetleri durdurulmuş oldu. Eğlence mekanları, insanımızın bir araya geldiği birikmeleri engelleyecek şekilde faaliyet yapılan yerlerin kapatılması söz konusu oldu.  Camiler ve cuma namazları, piknik alanları da bu kapsamda ele alındı. Pandemi kurumları merkezi kurumların aldığı tedbirler kadar kendi yerel uygulamalarını da yapacaktır. 

TÜM TEDBİRLER VATANDAŞIMIZIN HAYATINI KORUMAK İÇİNDİR

Krize müdahale etmek için belli bir takibin çerçevesinde yürürlüğe koyulmayan bir tedbir yoktur. Yıkım siyasetinin zamanı değil, pozitif eleştirileri, iyi niyetli yaklaşımları dikkate alıyoruz. Önemli olan vatandaşımızın hayatının korunmasıdır. Kimin dediğinden ziyade kimin ne dediği önemlidir. Şu ana kadar ortaya koyduğumuz tedbirler hiçbir şekilde felaketin arkasından koşma gibi duruma düşürmedi. Tam tersine hayatın akışını kötürüm hale getirmeden bu tedbirlerin alındığını söyleyebiliriz. Bütün bu yasakların getirilmesinin ekonomik hayatını olumsuz etkilememesi için pek çok tedbir alındı. Virüse dönük alınan tedbirler vatandaşlarımızın hayatını koruması içindir. 1-2-3 hafta sonra daha kaotik durumla karşılaşılmaması için alınan tedbirlerdir. Bir köye karantina uygulanması gerekiyorsa uygulanıyor. Ama hiçbir şekilde de oradaki insanların hayatın akışından koparılmayacak şekilde belli bir dengede götürülmesi gerekiyor. Bu salgının etkilerinin azaltılması için ortaya konan 100 milyarlık kaynak seti son derece önemli olmuştur. Kobi, bireysel kesimin, kredi borçlandırmalarıyla ilgili taksitlendirme, ötelendirme gibi acil kararlar verilmiştir. Bir sektörde muhtasar, KDV, SGK primleri 6 ay ertelenmiştir. Bu dönemde işlerinin olumsuz etkilendiğini söyleyen vatandaşımızın olması normaldir.

VATANDAŞLARIMIZ FIRSATÇILARI MUTLAKA ŞİKAYET ETMELİDİR

Dünyada hiçbir kimse bu afetin ne kadar süreceğini bilmiyor. Bilinen bir şey var bu krizde yapılan modellemeler neticesinde tedbire ne kadar uyulursa bunun zamanının kısaltılması mümkündür. Maalesef fırsatçılık yapanlar söz konusu oldu. Bunlara karşı katı tedbirler alındı. Vatandaşlarımız bu krizde fırsatçılık yapanları mutlaka şikayet etmelidirler.

SOSYAL MESAFENİN KORUNMAMASI ÜZÜNTÜMÜZÜ ARTIRIYOR

Bilim Kurulu'nun kurulmasıyla bilim adamlarımızın tavsiyesi ile siyaset ve bilim kurulu arasında doğru bir mücadele yürütüyoruz. Allah'ın yardımı ve milletimizin desteği ile bu sıkıntıları atlatacağımıza dair hiçbir şüphemiz yoktur. Bilim adamlarının yaptığı açıklamalar, kişisel ve ailelerin kendilerini nasıl koruyacağı çok anlatıldı, çok konuşuldu ama sosyal mesafeyi korunmasına dair yeterince uyulmadığına dair haberler geliyor, bu da üzüntümüzü artırıyor.

ALLAH YAŞLI BÜYÜKLERİMİZİ BAŞIMIZDAN EKSİK ETMESİN

65 yaş üstü kişilerin sokak sınırlaması sürecinde bazı kişilerin bu vatandaşlarımıza karşı incitici davranışlarını gördük. Biz yaşlılarımızdan ve büyüklerimizden bahsederken hayata vurgu yapan cümleler kurarız. Allah başımızdan eksik etmesin deriz.O sebeple birtakım kısmi ve marjinal incitici şeylere karşı derhal İçişleri Bakanlığımız tedbirlerini aldı. Evet sıkıntılı bir süreç ama onların hayatlarını korumak durumunda olduğumuzu bir kere daha ifade etmek isteriz.

BU TİP KONULARDA ZAAF SÖZKONUSU DEĞİLDİR

Elinde imkanı olan muhtaç olana bunu iletme konusunda bu tip hasletler söz konusu olunca cömertçe davranır. Bu bir kez daha ortaya çıktı. Cumhurbaşkanımızın başlattığı kampanyada Allah'a şükürler olsun milletimizin ürettiği güç ve istikrarla her bir vatandaşımıza dünyanın neresinde olursa olsun sahip çıkacak güce devletimiz sahiptir. Bu tip konularda zaaf söz konusu değildir. Vatandaşlarımızın birbiriyle dayanışması devlet hayatında zaaf olduğu anlamına gelmez.

Oralardan örnek gösterecekseniz, büyük dediğimiz güçlü ülkelerin birbirlerinin insani yardım malzemelerine el koyduğunu görüyoruz. Bir ülke kendi sınırından bir başka ülkeye gidecek yardım malzemesine el koyuyor. Avrupa Komisyonu başkanı İtalya'dan özür diliyor, 'sizi yalnız bıraktı' diye. Uzaktan eğitimin hayata geçirilmesi güçlü ve hızlı bir şekilde gerçekleşti. Bundan sonrası kapasitemiz güçlendirecek. Özel eğitime muhtaç çocuklar için ihtiyacı karşılayacak kapasite artırıldı, üstün zekalı çocuklarımız için aynı şekilde.

Sağlık Bakanlığımız hazırlıklarımızın ne aşamada olduğuyla ilgili açıklama yapıyor. Burada en önemli konulardan bir tanesi şu; bu işlerde uzman kişiler, daha önce Sars, Ebola ile ilgili çalışmış olanlar, bunu dünyada bir ülkenin tek başına sağlık sisteminin güçlü olmasıyla durdurulmasının mümkün olmadığını söylüyorlar. O yüzden kriz ve afetin güçlü şekilde vurduğu ülkelere yapılacak desteğin ulusal mücadelenin bir parçası olduğunu söylüyorlar.

İTALYA VE İSPANYA'YA YAPILAN YARDIMLAR

Ne yazık ki İtalya ve İspanya'ya yaptığımız yardımlar eleştiri konusu olmuştur. Biz vatandaşımızın ihtiyacı olan bir şeyi vatandaşımızdan esirgeyerek yurt dışına göndermiyoruz. Bu krizlerin doğası ulusal mücadele kadar diğer ülkelere de yardım etmenizdir.

GÖREVİ BAŞINDAKİ SAĞLIKÇILARIMIZ BÜYÜK FEDAKÂRLIKLAR YAPIYOR

Sağlık çalışanlarımız, güvenliğimizi sağlayanlar, temizlik hizmetlerini görenler müthiş bir kahramanlığa imza atıyorlar.  Görevi başında olanlar hayatlarını riske atarak büyük fedakarlıklar yapıyor. Maalesef birileri ortaya çıkıp İspanya ve İtalya'ya giden yardımlarda 'niye Cumhurbaşkanlığı amblemi var' deniyor.  Şu anda en önemli mesele vatandaşımızı bu afetten korunmasıyla alınacak tedbirlerdir.

TEDBİR ALMAYI TRAVMAYA DÖNÜŞTÜRMEMEK LAZIMDIR

Vücut bağışıklığımız kadar akıl, ruh ve moral bağışıklığı önemlidir. Vatandaşımızı depresyona sokacak üsluplardan sakınmak gerekir. Pek çok değerli arkadaşımız var, bu süreçte tedbirler alındıktan sonra hayatın nasıl yaşanması gerektiğine dair onların görüşlerini daha çok dinlemek istiyoruz. Tedbirleri alındıktan sonra aklı kullanarak, umudu ayakta tutmak hepimizin görevidir. Bugünlerde birbirimize en çok yardımcı olacağımız konu hayatın biricik olduğunun hatırlatılması, umudun ve motivasyonumuzun canlı tutulması. Tedbir almayı travmaya dönüştürmemek lazım. Konuşulan konularda, konuyu konuşma biçimiz, üslubumuz, içeriğimiz umudu mu arttırıyor, umudu mu baltalıyor, bunu görmek çok önemlidir.

SANAL DÜNYA İLETİŞİMİNİN NE KADAR SAHTE OLDUĞU GÖRÜLDÜ

Aile kavramının yeniden keşfedilmesi önemli olmuştur bu süreç. Dünyada aşırı sağın, ırkçılığın yükseldiği bir dönemde bir kere daha görülmüştür ki, uluslararası dayanışma ne kadar önemli olduğu görülmüştür. Gerçek insan iletişimin ne kadar önemli olduğu, sanal dünya iletişimin ne kadar sahte olduğu görülmüştür.

KENDİ KADERİMİZİN BAŞKALARININ KADERİNE BAĞLI OLDUĞUNU GÖRMELİYİZ

Bu günler bilim adamlarımızın gayretleri, rehberliğine, açıkladığı tedbirlere uyarak, hükümetimizin açıkladığı tedbirlere uyarak, umudu ayakta tutarak, birbirimize umutla sahip çıkarak, kendi kaderimizin başkalarının kaderine bağlı olduğunu görerek bu günlerin atlatacak günler olduğunu unutmayalım. Aziz milletimize sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz.

CUMHURBAŞKANIMIZIN BUNU İFADE ETMESİNDEN DAHA DOĞAL NE OLABİLİR?

Bugünlerde siyasi hastalık üretmek yaklaşımı içerisinde olmamak gerekir. En azından bugünlerde ara vermek gerekir. Devletimiz her vatandaşımıza sahip çıkacak güçtedir. Devletimizin herhangi eksikliği ve zaafı yoktur. Tedbirler hayatın felç olmaması, 1 hafta, 2 ay, 3 ay sonrasını düşünerek belli bir güçlü ve samimi şekilde, şeffaf şekilde yürütülüyor. Bu şekilde siyasi tartışma bir tek Türkiye'de oluyor. Toplumun daha çok bu mücadeleyi sahiplenmesini sağlamaya gayret ederken pekçok ülke burada başarısız kalıyor. O ülkelerin basınını takip ettiğinizde bu eleştirileri net şekilde görüyorsunuz. Olayın Çin'in Wuhan kentinde gözüktüğü andan itibaren devletimiz ciddi bir şekilde devreye girmiştir. Vatandaşlarımızın birbiriyle dayanışma duygusuna Cumhurbaşkanımızın bunu ifade etmesinden daha doğal ne olabilir? 

SİYASİ HUSİMETE BU İŞLERİN KURBAN GİTMEMESİ LAZIMDIR

Bunu devletin güvenilir mekanazmalarıyla gerçekleştirilmesinden daha doğal ne olabilir? Bunun neresi hamaset? Eleştirilerin düzeyine bakıyorum, hamaset ötesi siyasi hastalık üretiminden başka bir şey görmüyorum. Siyasi husumete bu işlerin kurban edilmesi yaklaşımı olursa tabii ki biz çıkıp bunlara cevap vereceğiz.