Eşi Fatma Kurtoğlu ile tanıştıkları günden bugüne yaşadıklarını bir bir anlatan Kurtoğlu, “Tarabya’da ilk çalışmaya başladığım dönemde Anadolu Yakası’nda ikamet ediyorduk. Dedemle babaannemin evinde kalıyorduk. Çocuklarda çok küçüktü o zamanlar. Haliyle gürültü yapıyorlardı. Tabii yaşlı insanlar da rahatsız oluyordu. Eşimle konuştuk ve bir ev kiralayalım dedik. Zemin katta bir ev bulduk. Oraya gittik. Daha sonra çalışıp biraz daha para biriktirince başka bir eve çıkmaya karar verdik ama paramız yetmedi. Kirasını veremedik. İşte hayat çok enteresan. Bir anda çok iş gelmeye başladı. Bir sahneden diğerine koşturdum ve o kirasına paramızın yetmediği evi çok kısa süre sonra satın aldım.”
Parçalanmış bir ailenin ferdi olarak çocukluğunda zor günler geçiren Kurtoğlu, bunlar kendi kurduğu aileye hiç yansıtmadığını söyledi. Kurtoğlu, “Ya kendi parçalanmış ailemi örnek alıp evime yansıtsaydım. İşte o zaman şu an bulunduğum noktada olamazdım. Bu noktada eşime çok teşekkür ediyorum. Sevgi, saygı ve bağlılıkla evimizi kurdu. Ekonomimizi kızımla birlikte kendisi yönetir. 15-20 yıl önce ben yönettiğim zaman paraları anlamadığım şekilde dağıtıyorduk. Artık evin muhasebesini onlar yapıyor, benim de kafam rahat ediyor” diye konuştu.
Ünlü şarkıcı, kitapta ilginç bir itirafta da bulundu: “Biz 70’li yıllarda köyde birbirimize köyün içinde ‘Aşkım seni seviyorum’ diyemezdik utanırdık. İşte o utangaçlık hala devam ediyor. Tabii artık çocuklar büyüdü. Özel günler oluca onlar akıl ediyorlar kutlama organize ediyoruz. Alenen sevgimizi yüzümüze söylemiyoruz ama kalbimizde yaşıyoruz.”