Uluslararası Göç Filmleri Festivali Başladı!
2011 yılından beri dünya göçün tek bir yüzüne odaklanmış durumda. Göçün yüzü, sadece ellerinde bavullarla sınıra koşan, bir lastik botla denizin ortasında sürüklenen insan manzaraları değildir. Göçü anlamak, Aylan bebek üzerinden vicdanlarımızı sorgulamak veya göçün toplumsal çatışmaları ile ekonomik etkileri üzerinden uzun uzun analizler yapmak demek de değildir. Göçü tanımak demek, aslında kendimizi tanımak demektir. Çünkü bizim göç hatıralarımız, sadece 9 yıl öncesinde Suriye iç savaşına uzanıyor değildir. Oysabu toprakların göç hikayesi, medeniyetimizle aynı tarihte başlamıştır. Bir kutlu göçü, hicreti, takvim başlangıcı olarak kabul edenbir inancın sahipleriyiz. Hazret-i Nuh’un gemisinin yolcuları olarak aslında hepimiz, binlerce yıldır süregelen büyük bir göçün konar göçerleri’yiz. İşte bunun için iç içe geçmiş alışkanlıklarımız, inançlarımız, tepkilerimiz, dilimize yerleşen kelimelerimiz ve hatta lezzetlerimiz var. Kabul etsek de etmesek de göçten besleniyoruz ve ondan da güç alıyoruz.
Ankete Katıl