Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 6'lı masanın cumhurbaşkanı adayını belirleme sürecine ilişkin açıklama yaptı.

Seçim tarihinin Demokrat Partinin "Yeter Söz Milletindir" sloganıyla iktidara geldiği 14 Mayıs olarak belirlenmesinin ve AK Parti'nin de bu sloganı seçmesinin kendisi için sürpriz olup olmadığının sorulması üzerine, "Sürpriz olmadı. Gideceğini bilen bir insan. 'Şöyle bir tarihi belirleyelim, 14 Mayıs'ı, Türkiye Cumhuriyeti demokrasi tarihinde ikinci önemli bir tarih olsun' diye düşünmüş olabilir, iyi niyetli düşünüyorum. Dolayısıyla başka önerebileceği bir tarih de yok. Mayıs ile haziran olması arasında bir fark yok zaten" yanıtını verdi.

"Muhalefet partileri erken seçim kararına destek verirse 14 Mayıs olabiliyor. Bunu değerlendirir misiniz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, muhalefetin seçim tarihi olarak 6 Nisan'ı belirlediğini, bu tarihe kadar olursa buna destek vereceklerini söylediklerini hatırlatarak, "6 Nisan tarihinde bir karar alır parlamento, biz de parlamentonun aldığı karara saygı duyarız. O çerçevede eski Seçim Yasası'na göre seçimler yapılır. Ama Erdoğan 'Hayır, ben daha sonra yapacağım' diyorsa ona destek vermeyeceğimizi altı lider kamuoyuna açıkladık" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendi istediği atmosferde seçimin yapılmasını istediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Biraz daha gecikirse örneğin hazirana doğru atarsa enflasyon zaten her ay yükseliyor. Dolayısıyla yaptığı zamların bir anlamının kalmadığını halk da görecek, o da görecek. Bu nedenle acaba biraz erkene çekip 'Bu kadar zam yaptım dolayısıyla enflasyonu tam yaşamadan acaba oy kapabilir miyim?' Yani 'Selden kütük kapabilir miyim' anlayışı içinde bir politika izliyor. Bu sürece ya da bu anlayışa kendisini hapseden birisinin seçimi kazanma şansı yoktur" diye konuştu.

"Siz 14 Mayıs'ı kabul ettiniz mi?" sorusunu Kılıçdaroğlu, şöyle yanıtladı:

"Bizim açımızdan 14 Mayıs, 15 Mayıs neyse hangi tarihte yapıyorsa getirsin sandığı koysun dedik. Ama parlamentoda oy vermeyeceğiz. Tek yolu var 'Meclisi feshediyorum' diyecek, tek yetkisi var. Onun üzerinden seçime gidecek. Bu da kendisine ikinci ya da üçüncü kez cumhurbaşkanlığı hakkını tanımıyor. Anayasa açık. Ben anayasa hukukçusu değilim. Ama anayasa hukukçularını dinliyorum. 'Üçüncü kez aday olamaz' diyor. Doğru üçüncü kez aday olamaz. Açıklandığı zaman adaylar, sade vatandaşlar da bazı hukukçular da YSK'ye başvuracaklardır Erdoğan'ın üçüncü kez aday olamayacağına dair."

YSK'nin üyelerini Erdoğan'ın belirlediğini, dolayısıyla da Erdoğan'ın üçüncü kez aday olabileceği yönünde karar çıkacağını düşündüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, "Yargıtayın, Danıştayın hangi hale sokulduğunu bilmiyor muyuz? Orada militan yargıçların olduğunu bilmiyor muyuz? Bütün dünya biliyor" iddiasında bulundu.

"Erdoğan 'Birinci cumhurbaşkanlığı bu sistemde değil. Yeni sistemle ben ikinci kez aday oluyorum' diyor. Bu teori için ne söylersiniz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Hayır hiçbir anayasa hukukçusu bunu kabul etmiyor. Kendi militanları dışında" yanıtını verdi.

Millet İttifakı'nın yarın açıklanacak Ortak Politikalar Mutabakat Metni'nin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, 9 ana başlık altında 75 alt başlık, 2 bin 300'den fazla somut hedef, politika ve projenin açıklanacağını belirtti. Kılıçdaroğlu, metinde altı liderin Türkiye'nin sorunlardan nasıl çıkacağını yazdığını, nelerin yapılması gerektiğini anlattığını söyledi.

"Yol haritamızla ilgili liderler arasındaki görüşme devam ediyor"

"Millet İttifakı seçimi kazanırsa ne yapacağı belli mi?" sorusuna karşılık Kılıçdaroğlu, öncelikle durum ve hasar tespit komisyonu, strateji ve planlama teşkilatı ile parlamentoda kesin hesap komisyonu kuracaklarını ifade etti.

"Yarın güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişin yol haritasını da duymayı bekliyorduk. Bir gecikme mi var?" sorusunu Kılıçdaroğlu, "Hayır gecikme yok. Yol haritamızla ilgili liderler arasındaki görüşme devam ediyor. Onun 13 Şubat'ta, cumhurbaşkanı adayımızın açıklandığı tarihte açıklanmasının ve onun tarafından açıklanmasının daha doğru olduğu düşünüldü" diye yanıtladı.

Ortak Politikalar Mutabakat Metni'nin öncelikle kamuoyunda tartışılmasını istediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Öbürünü açıkladığımızda bu yok olacaktı ve herkes öbür tarafa kilitlenecekti. O nedenle onu ayın 13'üne erteledik. Önce şu mutabakat metni çıksın ortaya" ifadesini kullandı.

"13 Şubat'ta karar alacağız"

"13 Şubat'ta ne öğreneceğiz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "13 Şubat'ta inşallah cumhurbaşkanı adayımızı açıklayacağız kamuoyuna. Öyle bir karar aldık. Saadet Partisi ev sahipliğinde 13 Şubat'ta yine buluşacağız ve artık 13 Şubat'ta mı olur, yoksa 13 Şubat'ta karar alacağız bu kararın açıklanması için belli bir tarih mi olur" dedi.

"İki aday ihtimali ortadan kalktı mı?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, bunu da görüşeceklerini ancak ortak aday talebini defalarca açıkladıklarını kaydetti.

Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayını hala açıklamaması konusundaki eleştirilere değinen Kılıçdaroğlu, son derece dikkatli, kararlı ve istikrarlı adım attıklarını ve ortak iradeyle Türkiye'yi yöneteceklerini ifade etti.

Kılıçdaroğlu, "Şubat'ın 13'ünde Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun başkanlığında konuşacağız, adayımızı belirleyeceğiz. Bunu da belli bir süreç içerisinde nasıl mutabakat metnini paylaşıyorsak kamuoyuyla, cumhurbaşkanı adayı da çıkacak ortak mutabakat metnini de yol haritasını da kamuoyuyla paylaşacak" diye konuştu.

"Belirleyeceğimiz adayın ortak çalışma geleneğini sürdürmesi lazım"

"CHP'nin cumhurbaşkanı adayı siz misiniz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Her parti doğal olarak kendi liderini cumhurbaşkanı adayı olarak görmek ister. CHP'liler de kendi genel başkanlarını cumhurbaşkanı adayı olarak görmek isterler. Burada aslolan altı liderin bir araya gelip ortak karar vermeleri" yanıtını verdi.

"Altı lider kriterler açıklıyorsunuz. Bu kriterler en çok size uyuyor. Buna katılıyor musunuz? Siz bu kriterleri yerine getiriyor musunuz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Olabilir. Devlete 27,5 yıl çalışan, üreten, siyasete girdiği gün mal varlığını kamuoyuyla paylaşan, devletin ne olduğunu, liyakatin ne olduğunu bilen bunun devletteyken de kavgasını veren bir kişiyim" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, altı liderin Türkiye'nin sorunlarına kilitlendiğini vurgulayarak, "Bir kişiyi cumhurbaşkanı adayı olarak belirleyeceğiz. Belirleyeceğimiz adayın ortak çalışma geleneğini sürdürmesi lazım. 'Her şeyi ben yaptım, ben biliyorum' anlayışına sahip olmaması lazım. Devleti iyi tanıması, devletin ne olduğunu bilmesi lazım. Devlette liyakatin ne olduğunu bilmesi lazım" ifadesini kullandı.

Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayının kendisi olması ve altılı masadaki tüm partilerin ortak kampanya yapması halinde seçimi kazanıp kazanamayacağına ilişkin görüşü sorulan Kılıçdaroğlu, "Kazanılır, bütün anketler bunu gösteriyor zaten" ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, devleti yöneten kişinin bütün toplumu kucaklaması gerektiğinin altını çizerek, "Cumhurbaşkanı olduğunuzda ayrımcılık yapamazsınız, partizanlık yapamazsınız, partizanlık yaptığınız andan itibaren siz 85 milyonun cumhurbaşkanı değilsiniz. Cumhurbaşkanı herkese eşit davranmak zorunda." değerlendirmesinde bulundu.

''Masada hiç konuşulmadı''

Cumhurbaşkanının, seçildiği andan itibaren kendisine ve ailesine ait mal varlığını kamuoyuyla paylaşması gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanı seçilecek kişinin, ilke olarak parti üyeliğinden ayrılması lazım" dedi.

Son altılı masa toplantısı sürerken Cihan Paçacı'nın İYİ Parti Kurumsal İlişkiler Başkanlığı görevinden istifa etmesinin toplantıda konuşulup konuşulmadığı sorusunu Kılıçdaroğlu, "Masada hiç konuşulmadı. Meral Hanım, Cihan Bey ile ilgili bir sorun olduğunu ifade etti. Nedir diye sorduğumuzda ayrıntı vermedi ve öyle kaldı" diye yanıtladı.

Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı'nın belirlediği cumhurbaşkanı adayının seçimi kazanması halinde diğer parti liderlerinin görevlerinin, yapılacak görüşmeler sonucunda belirleneceğini kaydetti.

"Bakanlar Kurulu oluşturulurken altılı masadaki partilerin alacağı oy oranları mı geçerli olacak?" sorusunu Kılıçdaroğlu, şöyle yanıtladı:

"Bu seçimlerde partilerin aldığı oy oranları çok belirleyici olmayacak. Nedeni de şu, eski Seçim Yasası'na göre artık oylar, fazla oy alan partiye yazılıyordu ve o parti milletvekilini fazla çıkarıyordu. Şimdiki modelde ise artık oylar, artık sayılmıyor. O zaman parlamentoda Anayasa'yı değiştirecek çoğunluğu sağlamamız için partiler arasında bir seçim iş birliğine gitmemiz lazım. Bazen CHP'nin logosu altında, bazen diğer partilerin, örneğin İYİ Parti'nin logosu altında seçime girilecek. Dolayısıyla partilerin aldığı oy değil, partilerin çıkardığı milletvekilleri önemli olacak."

Kılıçdaroğlu, ittifak olarak mümkün olan en çok milletvekilini çıkarabilmek için çalışacaklarını anlatarak, "X partisinin logosuyla seçime gireceğiz diyelim. O zaman diğer partiler o ilde hiç oy almayacak ama aslında daha fazla milletvekili çıkarmış olacağız. Sonra seçilen milletvekilleri doğal olarak kendi partisine gitmiş olacaklar." dedi.

"Kadının şiddete uğramadığı bir toplum inşa etmemiz gerekiyor"

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin, "seçimden sonra kurulacak Kadın Bakanlığına, şiddete uğramış kadınların tedavi ve rehabilitasyon merkezlerine, kadın öğrenci yurtlarına, emekçi kadın misafirhanelerine, ev işçisi kadınların sendikalarına, kadın sığınma evlerine, bağımsız kadın örgütlerine tahsis edilmesi" önerisi aktarılan Kılıçdaroğlu, "Bence gayet güzel bir öneri, kendisine teşekkür ederim. Kendisine buradan selamlarımızı gönderelim. Haksız bir şekilde içeride tutulduğunu biliyorum." ifadelerini kullandı.

Kemal Kılıçdaroğlu, kadınların birçok sorun yaşadığına işaret ederek, "Bunların tamamını çözecek kurum, siyaset kurumu. Siyasetçi kaynakları doğru ve yerinde harcarsa bütün sorunları çözebilir. Şiddetin olmadığı, kadının şiddete uğramadığı bir toplum inşa etmemiz gerekiyor" açıklamasını yaptı.

"Bütün kadınlar 'Ben de sana oy vermeyeceğim' demeli"

Daha çok kadının, siyasete girmesi ve milletvekili olması için yaptıkları çalışmalar sorulan Kılıçdaroğlu, şunları anlattı:

"CHP'de yüzde 35 cinsiyet kotası var. Bunu yasa haline getirmek istedik, Siyasi Partiler Yasası'nda yer alsın, yüzde 35 cinsiyet kotası olsun istedik. 306 kadın örgütü, 'Yüzde 50 istiyoruz' dedi. Kanun teklifini verdik. AK Parti ve MHP milletvekilleri reddettiler. Biz görevimizi yaptık, Siyasi Partiler Yasası değişsin, yüzde 50 cinsiyet kotası olsun dedik. Bütün kadınlara düşen görev, 'Sen benim siyaset hayatımın önüne engel çıkarıyorsan kimse kusura bakmasın, ben de sana oy vermeyeceğim' demeleri."

Kılıçdaroğlu, "HDP'ye yönelik kapatma davası takviminin seçime göre ilerlediği" iddialarının hatırlatılması üzerine, şunları söyledi:

"Seçim süreci başlayınca bir partiyi kapatamazsınız artık. Parti bütün hazırlıklarını yapıyor, seçime girmek istiyor. Eğer dava açılacaksa çok önceden açsaydınız, niye bekliyorsunuz bu kadar zaman ve tam seçimlere girerken bir partiyi kapatıyorsunuz. Kaldı ki ben şahsen, CHP olarak da hiçbir partinin kapatılmasını istemeyiz. Çünkü bir partinin iktidara gelip gelmemesine karar verecek olan, o partinin yöneticileri değil, doğrudan doğruya halk. Halk desteği varsa o parti elbette görevini yapacaktır. HDP'nin bankalardaki hesaplarına tedbir konmasını da doğru bulmuyoruz. Demokrasi sadece benim için, benim gibi düşünenler için değil, benden farklı düşünenler için de olmalı. Parlamentonun, ne kadar çok farklı düşünce bir arada olabilirse saygınlığı o kadar fazla olur. O kadar daha kaliteli ve nitelikli yasalar çıkar."

"Demokrasiden yana olanların ortak hareket etmesi lazım"

HDP'nin de içinde bulunduğu Emek ve Özgürlük İttifakı'nın, cumhurbaşkanı adayı çıkarıp çıkarmamasına ilişkin görüşleri sorulan Kılıçdaroğlu, "Demokrasi istiyorlarsa, 'Birinci turda bu iş bitsin' diyorlarsa demokrasiden yana olanların ortak hareket etmesi lazım." değerlendirmesinde bulundu.

Kılıçdaroğlu, hükümetin enflasyonu düşüremediğini ileri sürerek, "Enflasyonu frenleyemiyorlar. O nedenle 'Seçim aman 14 Mayıs'ta olsun da enflasyon daha fazla yükselmeden, verdiğimiz paralar daha fazla erimeden seçimi alabilir miyiz' diyorlar. Vatandaş bunu biliyor, görüyor." dedi.

"Eğer iktidara gelirseniz Sayıştayın statüsü değişecek mi?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Uluslararası Sayıştaylar Birliği var, denetim standartları var, o denetim standartlarına göre Sayıştayın yeniden yapılandırılması lazım." karşılığını verdi.

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş cinayetiyle ilgili konuşmadığını söyleyerek, "Erdoğan, her konuda konuşur, niye bu konuda hiç konuşmuyor? Acaba MHP'yi kızdırırım diye mi konuşmuyor, ortağımı darıltırım diye mi konuşmuyor?" diye sordu.

"Niye sorun olsun"

Kemal Kılıçdaroğlu, iktidar değişikliği halinde Baykar'ın projeleri başta olmak üzere savunma sanayi yatırımlarında herhangi bir sorun olup olmayacağıyla ilgili bir soru üzerine, şunları kaydetti:

"Hiçbir sorun olmaz. Niye sorun olsun? Üreten bir insanı başınızın üzerinde taşırsınız, çalışan bir insanı ödüllendirirsiniz. Niye cezalandıralım. Keşke daha mükemmellerini yapsalar. Babası hayattayken kendisini fabrikasında ziyaret eden kişi benim. Kadrolarıyla birlikte fotoğraf çektiren kişi benim. Dolayısıyla o dönem kendisine bir sürü haksızlık yapıldığını ifade etmişti. Haksızlıkların giderilmesi için mücadele edeceğimi söyleyen kişi de benim. Dolayısıyla 'İktidar olduk efendim işte Sayın Erdoğan'ın damadı, biz bunu cezalandıralım.' O zaman benim Erdoğan'dan bir farkım kalmaz. Hiç kimseyi cezalandırmak gibi bir niyetim yok. Hele teknoloji konusunda üretiyorsa başımızın üzerinde yeri var. Yeter ki yapsın, yeter ki üretsin."