Ahmet Mümtaz Taylan'ın ünlü konukları, NTV ekranlarında Empati'de her hafta başka hayatlara gidip, haberlere konu olmuş, tarihe geçmiş, insan hikayelerini görüp, onların yaşadıklarıyla, acılarıyla, mutluluklarıyla, aşklarıyla, gözyaşlarıyla; hayatlarıyla empati kuruyorlar. Ünlü konuklar yaşanmış hikayelerle empati kurarken, kendilerine dair bambaşka gerçekleri ortaya çıkıyor.
Yapımcılığını BBO Yapım Şafak Bakkalbaşıoğlu ve Mahperi Altun Uçar'ın üstlendiği programda Ahmet Mümtaz Taylan, konuklarına yaşanmış, haberlere konu olmuş insan hikayelerini anlatıyor ve "sen olsan ne yapardın" diye soruyor.
SOYADININ HİKAYESİNİ ANLATTI
Akrabalarım beni bulmasın diye. Melek Mosso, Melek Davarcı olan adını değiştirme hikayesini Ahmet Mümtaz Taylan'a şöyle anlattı: "16 yaşımdan beri Mosso'yum. Akrabalarım beni sosyal medyada bulmasın diye kendime bir profil aldım. Mosso bir müzik terimi, neşeli ve hızlanan anlamına geliyor. Flüt notalarında çok olur. Oradan aldığım bir mahlasımdı Mosso. Müzikleri yüklerken de ekiple birlikte 10 dakika içinde düşünüp karar verdiğimiz bir isim oldu, üzerinde kafa patlattığımız bir şey değildi."
EVİMİ GÖRÜNCE ANNEM AĞLAMAYA BAŞLADI
Melek Mosso, ailesinden ayrıldığı ve ilk çalışmaya başladığı dönem için "Bütün zorluklar şu an o kadar güzel geliyor ki. O çabanın her anının keyfini çıkartarak yaşadım, zorluğun da keyfini çıkartmak diye bir şey var..." diyerek anlattı. Mosso: "Çok kötü bir evde kalıyordum. Kartonun üzerine sünger atmıştım, bir elektrikli soba, orada yatıyordum. Evimin doğru dürüst kapısı, penceresi yoktu. Öğretmen maaşı alıyorum. Hayata yetebilmek için hem özel ders veriyorum, gece mekanlarda sahneye çıkıyorum, 4'te eve gelip, 08:30 dersine yetişiyordum. Annemle babam evi ilk gördüklerinde şok oldular, Annem ağlamaya başladı. Bana garip geldi onların üzüntüsü, ben çok mutluydum. Beni sonra o evden taşıdılar."
ÖLDÜRÜLEN KADINLARI HATIRLIYORUZ AMA ADAMLARI HATIRLAMIYORUZ!
Kuzenini aile içi şiddet nedeniyle kaybettiğini ifade eden Melek Mosso, duygularını ve erkek şiddeti için düşüncelerini ise şöyle anlattı: "Adlandıramıyorum, ne diyeceğimi bilemiyorum, kayıplar verdim, travmalarını atlatmam yıllar aldı. Kuzenim öldürüldü, onu da öldüren kocasıydı ve ben o kadını gördüm, unutamıyorum. Aklımdan silemiyorum, kimse silemez. Ben öldürenin psikolojisini asla anlayamıyorum! Empati yapamadığım tek yer burası. Biz o kadınların isimlerini hatırlıyoruz sürekli, o adamların yüzlerini unutmamalıyız. Kadınların isimleri ve nasıl kaybettiğimiz değil, o adamların yüzleri zihnimize kazınmalı. Bütün kadınların yüzlerini hatırlıyoruz değil mi, ama katilleri hatırlamıyoruz! Bir gün kendime dedim ki bu adamların yüzlerini unutmayacağım. Adamlar dışarda ve ellerini kollarını sallayarak geziyor. Özgecanlar, Hülyalar."