Artık ‘Mahmut’ adıyla hayatını sürdüren Meriç Erkan, şöhretin zirvesini görmüş biri olarak geçmişi ile yaşadığı hesaplaşmayı anlattı. Erkan "Bu bir konsept değil bu başka bir şey. Rabbimle aramdaki bir hesaplaşma, bir Nasuh tövbesi var. Bütün her şeye tövbe edip bambaşka bir hayata geçiyorsunuz. Basın kuruluşları ilk önce benimle konuşmak istediler ama şu anki İslamiyet’ e uygun olan görüntümden dolayı hiçbir yayına çıkmak istemedim. Daha önce nasıl yaşamışım diyerek tövbe ettim" ifadelerini kullandı.

Meriç Erkan, bir zamanlar realty show dünyasının en meşhur ismiydi. Artık ‘Mahmut’ adıyla hayatını sürdüren Erkan, şöhretin zirvesini görmüş biri olarak geçmişi ile yaşadığı hesaplaşmayı Yeni Şafak'a anlattı.

"Bu bir konsept değil bu başka bir şey. Rabbimle aramdaki bir hesaplaşma, bir Nasuh tövbesi var. Bütün her şeye tövbe edip bambaşka bir hayata geçiyorsunuz." diyen Mahmut Erkan "Bana şimdi çok basit geldiği için, ya nasıl yaşamışız böyle ya nasıl böyle bir hayat yaşamışım diyorum" ifadelerini kullandı.

PİŞMAN OLACAĞI ŞEYLERİ YAPMASIN KİMSE

Mahmut Erkan yeni hayatına dair şöyle konuştu:

"Rabbim diyor ki; "Bir günahına tövbe edip, onu bir daha tekrar etmeyeni ben affettim." Ben de diyorum ki, Rabbim beni affedebilir demiyorum. O sözünden dönmez kurban olduğum Allah'ım. O beni affetti.

Mahmut Erkan olarak doğmak ve öyle yaşamak isterdim. Pişman olacağı şeyleri yapmasın kimse, sonra çok üzülürler. Allah'tan böyle rahmetli bir Rabbimiz var. Başka hiçbir şey demiyorum.

Daha önce bazı yayın kuruluşları görüşmek istediler. Ancak bu son görüntümden, daha doğrusu İslamiyet'e daha uygun bir görüntüdeyiz. Görüntümüzde bir şey yok, görüntümüzden mutluluk duyuyoruz onur duyuyoruz. Bu şekilde pek çıkmak istemedim. Çünkü daha önceki konseptim yani ekranda bulunduğum konsept, showman'lik vs. E tabi insan, bu bir konsept değil bu başka bir şey. Rabbimle aramdaki bir hesaplaşma, bir Nasuh tövbesi var. Bütün her şeye tövbe edip bambaşka bir hayata geçiyorsunuz. Bir şeyin farkına varıyorsunuz ve bunu son nefes gelmeden yapıyorsunuz ve Rabbim diyor ki; "Bir günahına tövbe edip, onu bir daha tekrar etmeyeni ben affettim." Ben de diyorum ki, Rabbim beni affedebilir demiyorum. O sözünden dönmez kurban olduğum Allah'ım. O beni affetti. Ama ben bundan sonra haylazlık yaparım o günahlarıma devam ederim veya tövbemi bozarım. O zaman da Rabbim'in Kahhar ismi de var başka isimleri de var. Cezayı da hak ederim o zaman.

Mahmut Erkan ve Şefika Nur Çiftçi

Mahmut Erkan ve Şefika Nur Çiftçi

MERİÇ ERKAN: EN SON O KEFENİ GİYECEKSİN

Bana şimdi çok basit geldiği için, ya nasıl yaşamışız böyle ya nasıl böyle bir hayat yaşamışım diyorum. Kimseyi de yadırgamıyorum şimdi bu şekilde olanları, yadırgamıyorum derken biz de bu yoldan geçtiğimiz için Rabbim şu başka bir göz var, bu iki gözün haricinde bir göz var. Rabbim o gözü açtırsın da, yani bu insanlara şu arabaya biniyorum buna biniyorum. Bu insanların son binecekleri arabanın cenaze arabası olduğunu bir hatırlamaları, bir ölüme gittiğinde bir cenazeye gittiğinde, buraya ben de geleceğimi düşünen, bilmiyorum düşünse gerçekten ona göre davranmayabilir diye düşünüyorum.

Ben de kimsenin günahını almayayım ama bu hassasiyeti göstermiyorlar, o elbise bu kıyafet, en son kefeni giyeceksin. En son kıyafet kefen, kaçar yok kaçar yok. En son araç bu kadar lüks araçlar değiştiriyorsun eskimeden yenisini alıyorsun veya imkanın dahilinde bir şeyler alıyorsun. En son cenaze arabası. Spa'lara gidiliyor, saunalar banyolar, en son gireceksin gasilhaneye. Bir yıkanacaksın. Sonra o güzel köşkler saraylar evler senin o ''Ay küçücük kutu gibi evim'' dediğin ev nerede? Koyacaklar seni kabire.

ONUN RAHMETİNDEN UMUT KESİLMEZ

Mahmut Erkan'a baktığımız zaman, ben aslında hayattan gerçek tat almayı, gerçekten güvende olduğumu hissettim. Bugün ben ibadetlerimi yaptığımda, öğrendiğim kadarıyla Rabbim'in rızasını kazanmak için çabaladığımda, kabul eder etmez o Rabbim'in bileceği iş ama bunu yaptığımda en azından kendimi güvende hissediyorum. Bir imtihan düşünün, kağıdı boş verdiniz, hocanız sizi geçirir mi? Boş vermişsiniz kağıdı yani 50 verir mi 100 üzerinden?

Hiç olmazsa bir şeyler yapalım ki, karşıda bizi affeden rahmetlilerin rahmetlisi mağfiret eden bir Allah'ımız var.

Onun rahmetinden umut kesilmez.

MAHMUT ERKAN OLARAK HAYATIMDAN MEMNUNUM

Mahmut Erkan, biraz aslında bir anda gelen bir hidayet bir rüyadan ziyade, belli bir süreçte inceleyerek görerek hayatımdaki eksiklikleri böyle bir hayatın benim hayrıma olmadığını düşünerek sonunda net olarak, kesin kat'i karar verip bir anda ben dedim Ehl-i Sünnet yolda Rabbimin Peygamberimizin ki bütün o Peygamberler Hz. İsa'sı Hz. Musa'sı hepsi zaten Müslüman'dır hepsi bizdendir, bizim zaten Müslümanlığımızın güzelliği burada. Sen git bir Hristiyan'a sor Hz. İsa der, Hz. İsa bizim de Hz. İsa'mız, sen benim en son en yüce Peygamberimi kabul etmiyorsun, sıkıntı biz de değil, sıkıntı sen de. Sen Hz. Musa, tamam Hz. Musa'da ben de, biz de. O da bizim Hz. Musa'mız yani bizim Hz. Adem hepsi bizim hepsi Müslüman hepsi hak. Ama tabi bir takım bozulmalar oldu kutsal kitaplarda, Rabbim nasıl şimdi siz güncelleme yapıyorsunuz, Rabbim de son güncellemeyi yaptı, bu da "Son" dedi. Demek ki zaman da sona yaklaştı, Peygamber Efendimiz de zaten bunun işareti oldu. Ben Mahmut Erkan olarak hayatımdan memnunum.

O PROGRAMLARIN HEMEN HEMEN TAMAMI KURGUYDU

Biz Müslümanız Elhamdülillah. Şimdi bazısı ''Ya Müslümanlar şöyle Müslümanlar böyle" hep böyle örneklendirmelere gidiyorlar. O zaman şunu yapmamız gerekiyor bizim, biz "Elhamdülillah Müslümanız" diyoruz ya, sadece bunu söylemememiz gerekiyor, bunu hal ve hareketlerimizle de göstermemiz gerekiyor. Hayatımızı öyle örnek yaşamamız gerekiyor, öyle örnek bir insan olarak yaşamamız gerekiyor ki rol model olarak, insanlar baktığı zaman, insanın sana bakınca Müslüman olası gelsin. O şekilde yaşa yani.

Tabi her program için bunu söyleyemeyiz belki yani şimdi yüzde yüz deriz, yüzde doksanıdır yüzde on kul hakkına gireriz. Ona bir kere dikkatli olalım. Yüzde doksan kurgu diye bir laf etmiştim herhalde en son katıldığım programlarda.

Mesela benim zaten daha önceki show dünyasındaki programlarda onlar zaten hemen hemen tamamı kurguydu. Onlarla alakalı bana diyorlar evlenemedin edemedin, aslında tabii bunlar tamamı kurgu olan olaylardı. Onların içinde olduğum için direk biliyorum.

OĞLUMU DEVAMLI UYARIRIM

Arkadaş arıyor, yeni yılımı kutluyor mesela, ben kutlamıyorum ama kutlamıyorum yani şimdi ne yapacağız. Benim değil o yılbaşı, benim yılbaşım hicret, hicri. Bir yere gidecekler arıyorlar, ben alkollü ortama girmiyorum, nasıl olacak şimdi? Veya eğleneceğiz şurada toplanacağız ben bir bayanla bir araya gelmiyorum, nasıl olacak? Şimdi bunu tek tek herkese ince ince anlatmak aslında bugün buraya gelmemizde bu konuda da bir hayır oldu. Bu konuda da bazı cevapları vermiş oluyoruz.

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte herkes bir odaya çekildi artık, cep telefonlarından veya laptoplar, herkesin ayrı bir dünyası var ve samimiyet kalmadı. Çocuklara maneviyat aşılamayı bir yana bırakın oturup iki sohbet iki kelam edemiyorsunuz. Bu çok zor durumda. Oğlumu devamlı uyarırım hatta bazen "Ya baba biliyorum", kelimesini duyuyorum "Ya tamam baba" falan.

Oğluma da devamlı söylüyorum "Oğlum mümin mümini, Müslüman Müslüman'ı uyarmalı, sen de beni uyar benim de hatalarım vardır, biz birbirimizi uyaracağız". Ben diyorum şunu bil, her zaman şu lafı söylüyorum savunma olarak "Ben tamamen bunları senin iyiliğin için söylüyorum. Senin Allah'ın rızasını kazanman için. Çünkü bana öbür dünyada sen çok kızarsın bunları söylemezsem sana. Faydalı adam olmak için oku, ilmini yap, güzelce kendini yetiştir, ahlaklı ol, hırsızlık yok, kötü laf yok, küfretme, arkadaşlarını düşün, incitme, maç oynarken bile sakatlamamaya çalış. Kul haklarına dikkat et, sen gerçekten iyi bir Müslümansan bunu hareketinle de göster."

HERKES KENDİNİ DÜZELTİRSE DÜNYA DÜZELECEK

Herkes dünyanın kötüye gittiğini söylüyor, insanların kötüye gittiğini söylüyor ama hiç kendinin kötüye gittiğini söylemiyor. İnsanlığı düzeltmek gerektiğini söylüyor ama kendini düzeltmeyi geri plana atıyor. Herkes kendini düzeltirse, dünya düzelecek zaten.
Evlenmek olabilir yani tabi o nasip kısmet.

Tam böyle İslam'a uygun Şeriat'a uygun, İslami hususlara uygun, İslam'a uygun zihniyeti öncelikle ve kıyafeti olacak. Böyle hani yan yana durduğumuzda da hakikaten bu çift Müslüman, görünüşüyle de Müslüman hareketleriyle de topluma faydalı olacak bir nasibimiz varsa olur, olmazsa da zaten ben aşkın büyüğünü yakalamışım benim aşkım var zaten.

KİMSE PİŞMAN OLACAĞI ŞEYLERİ YAPMASIN

Mahmut Erkan olarak doğmak ve öyle yaşamak isterdim. Yani o öyle... Pişmanlık da bir tövbedir. Pişman olacağı şeyleri yapmasın kimse, sonra çok üzülürler. Allah'tan böyle rahmetli bir Rabbimiz var. Başka hiçbir şey demiyorum.

MERİÇ ERKAN KİMDİR?

Meriç Erkan, 2 Temmuz 1969 tarihinde Samsun’da dünyaya geldi, ilköğretimini de orada tamamladı. 1987 yılında Samsun Maltepe Lisesi’nden mezun olduktan sonra ajanslarda modellik yapmaya başladı. Adını Kuşum Aydın’ın sunduğu programla duyuran Meriç Erkan, Ahu Tubğa ile yaşadığı aşk ile hatırlanıyor. “Esra Erol’da” programına katılan ve programdan olaylı bir şekilde ayrılan Meriç Erkan, program hakkında çeşitli iddialarda bulunmuştu. Meriç Erkan, yaşadığı büyük aşktan sonra inzivaya çekildi ve ekranlarda yer almadı.