Doğumu sırasında beyin felci geçirerek engel türlerinin en zorlarından biri cerabiral palsi (spastik) olarak dünyaya gelen ama yaşama sevincini asla kaybetmeden en zoru başararak hayata tutunan, yazdı

Ersin Ata’nın hikâyesi nasıl başladı? Biraz kendinden ve ailenden bahseder misin?
Tabiki Ersin Ata’nın hikâyesi 41 yıl önce Erzincan’da başladı. Doğuştan CerebralPalsy denilen kısmen beyin felçli olarak dünyaya gelmişim. Annem ev hanımı babam sağlık sektöründen emekli ve bir tane de ağabeyim ve yengem üç tane de dünya tatlısı erkek yeğenim var.Ailem benim tedavim için üç yaşında Kastamonu’dan babamın tayini ile İstanbul Pendik'e gelmişiz. Dört yıl boyunca Acıbadem Metin Sabancı rehabilitasyon merkezinde hem fizik tedavi hem de gelişim eğitimi aldım. Dört yılın ardından ‘Ersin normal okula gidebilir’ önerileri ile ailem çok büyük bir şaşkınlık yaşamıştı. Evimize en yakın ilköğretim okuluna kaydımı yaptıklarında öğrencilik hayatım başlamış oldu. 8 yıllık okul hayatını bitirdikten sonra Çapa tıp fakültesinde bir dizi ameliyat geçirerek yaşamım biraz daha kolaylaştı. Daha sonra 2000 yılının sonralarına doğru Tuzla ilçesine taşındık. 24 yıldır Tuzla’dayım. Lise öğrenimimi de Açıköğretim Lisesinden bitirerek eğitim yaşamımı tamamladım. İlerisi olabilir miydi?! Elbette olabilirdi ama zamanla ‘benden bu kadar’ dedim. Daha sonra yaşamıma bazı değerli arkadaşlarımın öneri ve teşvikleri ile kitap yazma sürecim başlamış oldu. Kısaca hayat hikâyem böyle. 

Ersin Ata Röportaj (1)
ENGELLERİ AŞMAK KOLAY OLMADI!
- Engelleri nasıl aştın?
Engelli aşmak benim için hiç kolay olmadı. Ama bu konuda önce ailem sonra da arkadaşlarım bana özgüveni aşıladı. Ve bugünlere geldim.     
-Psikolojik zorluklar yaşandın mı? “Farklısın” bakışlarının üstesinden nasıl geldin?
Öncelikle bu soruyu sorduğunuz için çok teşekkürler. Elbette zorluklar yaşadım hala yaşıyorum. Benim engelim engel türlerinin en zorlarından biri beyinden gelen komut ile kaslarım istemsiz kasıldığı için yürüyemiyor ve konuşmakta da zorlanıyorum. İşte bu yüzden ‘Farklı’ bakışlara maruz kalıyorum. Ancak çok şükür ki önce ailem sonra da okuldaki arkadaşlarım ve öğretmenlerim beni hayata o kadar güzel hazırladılar ki bugünlere gelmemde onların payı çok büyük. Artık günümüzde engellilere bakış açısının az da olsa değiştiğini görüyorum. Ancak özellikle otizmli kardeşlerimize yapılan davranışları gördükçe kalbimden bir parça kopuyor. Unutulmasın ki ‘farklı’ olmak toplumdaki sosyal uyuma engel değildir..    
- Sosyal medyada tanınan bir isimsin o mecra hakkında neler düşünüyorsun? İyi mi? kötü mü?
Sosyal medya ile 2007’de tanıştım. Çoğunluk bu mecrayı kötü emeller için kullanıp hem kendilerine hem de çevreye zarar veriyor. Ben sosyal medyada verdiğim mesajlarla insanların dikkatini çekmeyi başardım. Sevgili Mehmet Coşkundeniz ‘Ersin sen kitap yazmalısın ki insanlara umut olmalısın’ demişti. On dört senede dört kitap yazdım. Engelsizsiniz, Engeller Sona Ersin kitapları biyografi tarzında olup içerik açısından engelli arkadaşlarıma hayata dönük sosyal uyumundan bahsettim. Daha sonra Sen Herşeye Değersin ve Hayata Gülümsemek İstersin isimli kitaplarımı yayınladım. Bu kitaplarımda ise daha çok kendi hayalimdekileri okurlarım ile paylaştım.  Bana göre sosyal medya iyi bir mecra tabi ‘doğru’ kullanılırsa. 

Ersin Ata Röportaj (2)
- 4.Kitabını yayınladın… Biraz o kitaptan bahseder misin?
Dördüncü kitap aslında üçüncü kitabın devamı niteliğinde yazar Ersin ile paralimpik okçu Güneş’in başarı ve aşk dolu hikâyesini yazdım. Aslında sadece aşk romanı değil günümüzde yavaş yavaş yaygınlaşan robotik tedavi ile bedensel engellilere umut olacağını inandığım bir roman oldu. Umarım her eve bir ‘GÜNEŞ’ doğar.
-3 kitap sonrası uzun bir ara vermişsin neden? 
Kitap yazmak hiç kolay bir iş değil. Hele benim gibi biri için. Ruhen ve bedenen pandemi yüzünden etkilenmiştim. Ara verip kafamı toplarladım ve dördüncü kitabımı sizlerle buluşturdum.
KALBİMDEN GEÇENLERİ YAZIYA AKTARIYORUM
- Nelerden ilham alıyorsun? Seni yazmaya itenler neler?
Kendimi yazı ile ifade etmek bana inanılmaz cesaret verdi. Ve insanların sevgisini kazandım. Çünkü ben kalbimden ne geçiyorsa aktarıyorum. Her insanın bir amacı olmalı hedefi için savaşmalı. İşte 3 ve 4. Kitabımın kahramanı Güneş’in hikayesi beni çok etkiledi onun için kitabımın en önemli parçası onu kitabıma taşımaktan gurur duyuyorum. 
-4. Kitabın bir aşk romanı pekiyi kendi duygularını mı kağıda döktün yoksa tamamen hayal gücü mü?
Romanda hem kendi duygularım hem de hayal gücümü kullandım. Artık okurlarım karar versin hangisi kendi duygularım hangisi hayal gücüm.
TÜRKİYE’DE ENGELLİ OLMAK ÇOK ZOR!
-Türkiye’de engelli olmanın zorlukları ortada. Nasıl aşıyorsun o zorlukları?
Türkiye’de engelli olmak çok zor bunu yaşayanlar bilir. Nasıl aşıyorum sorusuna gelince tamamen hayata bağlığım diyebilirim. Çünkü bir kez geliyoruz dünyaya. Kitabımda da ‘hayatı ıskalama şansın yok’ diyorum gerçekten yok.
- Bir belgesele konuk olmuşsun ondan biraz bahseder misin?
Evet, ikinci kitabımın çıktığı dönemde yani 2011’de o dönemde Bahçeşehir üniversite öğrencisi Selvinaz Altunbaş tezi nedeni ile bana ulaştı ve ‘senin belgeselini çekelim’ dedi. Çekimler üç ay sürdü. Kısa ama çok etkili bir belgesel oldu. Hayatımdan kesitler sunduğum belgeselim TRT belgesel ödüllerinde ilk sekize girdi. İzlemek isteyenler ‘engeller sona Ersin’ ile youtube’de izleyebilirler.

Ersin Ata Röportaj (3)
HAYALİM TÜPRAŞ STADYUMUNDA İMZA TÖRENİ
-Bildiğim kadarıyla sağlam bir Beşiktaş taraftarısın kulüp sana destek oldu mu?
Evet, sıkı bir Beşiktaşlıyım Tuzla’da oturduğum için pek maçlara gidemiyorum ama şuana kadar gittiğim tüm maçları kazandık. Kulübümden şuana kadar yeteri kadar destek görmedim ancak zaman zaman gerek kulübün gerekse taraftarların ilgisi beni çok mutlu ediyor. İnanıyorum bu romanım ile Tüpraş stadyumunda hayal ettiğim imza günümü düzenleyeceğim.
-Hayatının rol modeli kim? 
Bu soru her röportajımda soruluyor. Benim idolüm eski F1 pilotu Michael Schumacher. Onun yarıştığı tüm yarışları izleyerek büyüdüm ve onun gibi başarı basamaklarını tek tek çıkarak dünyanın tanıdığı bir yazar olmak istiyorum. Ayrıca Schumacher bildiğiniz gibi elim bir kaza geçirmişti. Hala yaşamak için mücadele ediyor. Kendisine de şifa diliyorum. Hayatta her zaman bir umut vardır.
-Engellilerin toplumsal sorunları neler?
Bu çok kapsamlı bir soru aslında son romanımda da engellilerin toplumsal sorunlarına da değindim. Aile baskısı çevre baskısı ‘elalem ne der’ duygusunu yaşayan birçok engellimiz var. Dışarı çıktığımız zaman toplum içindeki engelliye bakış açısı maalesef ülkemizdeki eğitim problemini de gözler önüne seriyor. Benim savunduğum bir tez var. ‘Her engelli bireyin mutlaka en az bir gönüllü arkadaşı olmalı’ eğer bunu tüm ülkeye yayabilirsek topluma daha çok engelli birey kazandırmış oluruz. Ben yazdığım yazılarla ve kitaplar ile engellilerin sesi olmak için gayret sarf ediyorum. Okurlarımın ‘sen bizim sesimiz oluyorsun yazmaya devam et’ demeleri beni daha çok motive ediyor. 
-Engellilerin haklarının korunması konusunda neler düşünüyorsun?
Bu konuda da maalesef çok gerilerde kaldık. 2000’li yılların başında Avrupa Birliğinin Türkiye’ye engelli hakları ile ilgili yaklaşık 50 maddelik bir metnini uygulaması için TBMM’ye yazı gönderildi. Bu metinde neredeyse her engelli için hayatını kolaylaştıracak maddeler var. Artık bu metiniTBMM’den biran önce geçmesini diliyorum.
-Ünlü isimlerden destek gördün mü?
Evet, bu konuda çok şanslıyım. Gülşen, Nalan Tokyürek, Ece Erken, Zeynep Türkeş, Ayça Tekindor, Sarı Şeker Sema, Gizem Özdilli, fotoğraflarımı çekerek bana yardımcı olan Yeşim Mutlu ve birçok ünlüden gerek sosyal medya ile gerekse yüz yüze görüşüyoruz. Buradan onlara bir kez daha teşekkür ediyorum. 
-Hedeflerin neler?
Hedeflerim arasında kitaplarımın daha çok evlere girmesi ve yazdıklarım ile insanların hayatlarında ufakta olsa bir dokunuş sağlamak. Ve tabiki daha çok kitap yazıp insanlara umut ışığı olmak istiyorum. Bu konuda engelli kuruluşlarının da engellilerin sorunları ve çözümleri konusunda iş birliği yapmalarını ve daha aktif olmalarını önemle rica