Geçtiğimiz hafta Cumhuriyetimizin 100.yılını büyük bir coşku ile kutladık. Kutlamalar farklı şekillerde olsa da benim ilgimi en çok çeken 100.yıl için bestelenen marşlar oldu. Hepsini tek tek dinledim. Umarım atladığım olmamıştır. Peki bunlar içerisinde hangisi 100.yıl marşı?
Gündemi belirleyen, hatta birçok araştırmanın yapıldığı sosyal medyada özellikle birkaç tane besteye fazlaca yer verildi. İnanın niyet belli olduğu için bana göre hepsi birbirinden güzel, şimdi bazıları anlatacağım. Öncesinde 100.yıl için T.C İletişim Başkanlığı tarafından düzenlenen yarışmanın sonucunu söyleyeyim. Bilmeyenler çok fazla. Yarışmaya kaç eser katıldı bilmiyorum ancak Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müdürü Doç. Dr. İlker Kömürcü birinci oldu.
Şimdi gelelim diğer güzel insanlara. İçlerinde Kıraç, Tarkan, Norm Ender, Ayşenur Yazıcı, Fazıl Say gibi isimlerin de olduğu sayısız 100.yıl marşı bestelendi, seslendirildi. Yazımın başında da belirttiğim gibi, niyetler belli olduğu için hepsi birbirinden kıymetli.
Şahsen, bu marşların besteleneceği bilgisi geldiğinde 10.yıl marşı gibi duyguları zirveye çıkaracak bir eser bekledim. Mutlaka dedim, mutlaka birkaç tanesi bu hisleri yaşatır bize.
Duyduğumuz marşlar içinde benim ölçülerime en yakın, beklentimi karşılayan tek eser Norm Ender'in sözünü yazıp, bestesini yaptığı 'Parla' oldu. Mesela sözleri... Her birini tek tek inceledim. Altı doldurulamayacak, tek bir kelime bulamadım. Yani hiçbiri hece ölçüsüne uysun, kafiye olsun diye yazılmamış. Geçmişimiz, Türk'ün gücü ve direyeti, Cumhuriyete sahip çıkmak için yaşadıklarımız hepsi anlatılmış. Müzik de tam olarak sözlerle bütünleşmiş, aranje de keza öyle. Seslendirme aşaması da çok iyi düşünülmüş. Klip de halkla çekilince cazibesi artmış. Oldukça profesyonel bir proje çıkmış ortaya.
Geçtiğimiz günlerde Norm Ender'in bir konuşmasını dinledim. Şöyle diyordu: "Yapılan marşları sevemedik, benimseyemedik. Sosyal medya durum eleştirmek ya, ben de eleştiriyorum. Bunu pozitif yapmalıyım. Ben sanatçıyım, eserimle konuşmalıyım. Bunun da motivasyonu ile bir marş yapmayı düşündüm. Çok güzel oldu." İşin açığı eğer ben o marşı dinlemeden bu sözlere denk gelseydim 'ne şımarık bir çocuk' derdim. Şimdi diyorum ki 'istediğin kadar şımar çocuk!'
Bu düşüncemi paylaştığım insanlar oldu ve tepki gösterenler oldu. Mesela "Tarkan'ın şarkısı da harika hatta daha güzel" diyen arkadaşıma tam olarak şu cevabı verdim. Tarkan'ın yaptığı Atatürk'ü anlatan çok iyi bir şarkı. Intronun ardından "Ben o şelale saçlara O ay o hilal kaşlara O süzme bal dudaklara" diye girecekmiş gibi geliyor anlatabiliyor muyum? Bakın lütfen karıştırılmasın anlattığım, çarpıtılmasın. Tarkan bana göre bir dünya starı yaptığı eser de çok güzel. Ama benim beklentimi karşılamıyor.
Kıraç'ın yaptığı beste de yine benim beklentime yakın. "Parla olmasaydı bu olurdu" diyebileceğim bir eser olmuş.
Sonuç olarak hangisi 100.yıl marşı sorusunun tam cevabı yok biliyor musunuz? Evet ben, bana göre hangisi belirttim bu yazıda ama hepsi tertemiz duygularla yazılmış eserler. Hepsi 100 yıldır koruduğumuz bir değer için yazılmış, hepsinin değeri başka, bambaşka bizim gözümüzde.
Cumhuriyeti yok etmek isteyenlere de Ayşenur Yazıcı'nın sözlerini yazdığı Korkma isimli marşından bir mısra ile son vereyim o zaman. Hakkına susamış yürür, çığ gibi Türkler !
Sağlıcakla