Miyomların üreme çağındaki her 4 kadından 1’inde klinik olarak ortaya çıktığını belirten Medical Park Tokat Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Neşet Gümüşburun, “Miyom gelişiminde genetik, ailesel yatkınlık ve hormonal faktörler rol almaktadır. Bu yüzden hormonal olarak aktif olan üreme çağındaki kadınlarda daha sık görülen miyomlar menopoz döneminde kısmen de olsa küçülürler” dedi.
Miyomun tanımını yapan Uzm. Dr. Neşet Gümüşburun, “Miyomlar rahimin düz kas hücrelerinden köken alan iyi huylu tümörlerdir. Sıklıkla rahimde bulundukları yere göre sınıflandırılırlar: İntramural miyomlar rahim duvarında gelişirler. Submukozal miyomlar rahimin iç kısmındaki endometriumun hemen altındaki miyometrial hücrelerden köken alırlar. Bu miyomlar sıklıkla rahmin iç kısmına basacak şekilde çıkıntı yaparlar. Subserozal miyomlar rahmin dış kısmındaki hücrelerden köken alırlar” diye konuştu.
Miyomların üreme çağındaki her 4 kadından birinde klinik olarak ortaya çıktığını söyleyen Uzm. Dr. Gümüşburun, “Miyom gelişiminde genetik, ailesel yatkınlık ve hormonal faktörler rol almaktadır. Bu yüzden hormonal olarak aktif olan üreme çağındaki kadınlarda daha sık görülen miyomlar menopoz, döneminde kısmen de olsa küçülürler” dedi.
KIRMIZI ET TÜKETİMİ MİYOM RİSKİNİ ARTIRABİLİR
Uzm. Dr. Gümüşburun, miyomun gelişme riskini etkileyebilen faktörlerle ilgili şu bilgileri paylaştı:
“Çocuk doğurmak miyom riskini azaltır. Son çalışmalar erken yaştaki ilk doğumların riski azalttığını, son doğumla olan aradaki zamanın uzamasının ise riski arttırdığını göstermektedir. 10 yaşından erken adet görmek riski artırır. Doğum kontrol ilaçları miyoma karşı koruyucudur. Kırmızı et tüketimi göreceli olarak miyom riskini artırır. Yeşil sebze tüketimi ise risk azalması ile birliktelik göstermektedir. Fakat hiçbir çalışma diyetin (örneğin karotenler) miyom hastalığına yakalanma oranına veya semptomlarına direk etki ettiğini göstermemiştir. Alkol tüketimi, özellikle bira miyom gelişme riskini arttırır. Kafein tüketimi ise risk faktörü değildir. Bazı çalışmalar miyomlar ile obezite arasında ilişki olduğunu ortaya koymuştur. Fakat bu ilişkinin yüksek Vücut Kitle Endeksi (VKE), kilo alımı ya da vücut yağı ile ilişkisi tam ve tutarlı olarak ortaya konulamamıştır. Hipertansiyon ve miyomlar arasında pozitif bir ilişki vardır. Risk hipertansiyonun ne kadar zamandır var olduğu ve şiddetiyle doğrudan ilişkilidir. Rahim enfeksiyonların varlığı, bazı miyomların (parazitik-submukoz miyom) riskinin artmasına neden olabilir. Son çalışmalar polikistik over sendromununda östrojen yükünü arttırmasına bağlı miyom riskini arttırdığını vurgulamıştır.”
VAJİNAL KANAMA OLABİLİR
Miyomu olan hastalarda hangi şikâyetler olabileceğine de değinen Uzm. Dr. Gümüşburun, şu açıklamalarda bulundu:
“Miyomlar tek ya da çok sayıda, milimetrik ya da 20 cm boyutlarına kadar ulaşabilen çoğu iyi huylu tümörler olarak karşımıza çıkabilir. Miyomlarla ilişkili semptomlar genellikle üç kategoride sınıflandırılırlar:
Vajinal kanamanın artması, Pelvik baskı ve ağrı, kitle etkisine bağlı semptomlar(kabızlık, sık idrara çıkma vb.) Üreme disfonksiyonu.
Miyomların büyük çoğunluğu küçük ve asemptomatik olmasına rağmen, kadınların çoğu hayatlarının belli bölümlerinde ciddi problemler yaşarlar ve tedaviye ihtiyaç duyarlar. Bu semptomlar miyomların sayısı, büyüklüğü, yerleşim yerleri ile ilişkilidir.
Üreme üzerine etkisi: Miyomlar ovulasyona engel oluşturmazlar ancak hepsinde olmasa da birçok yayında kısırlık ve kötü gebelik sonuçları ile ilişkili olduğu ortaya konulmuştur.
Gebelik: Miyomlar gebe kadınların yaklaşık yüzde 10’nunda görülmektedirler. Gözlemsel çalışmalar miyomların varlığının ilk üç ayda kanama, plesantanın erken ayrılması, makat pozisyon, disfonksiyonel doğum ve sezeryan doğumun artması gibi spesifik gebelik risklerini artırdığını göstermektedir.
Kısırlık: Miyomlar, rahim içini ileri derecede bozmadıkları sürece kısırlığa nadiren sebep olurlar. Bu konuda miyomların büyüklüklerinden çok, bulundukları lokalizasyonları daha çok önemlidir.”
TEDAVİ YOLLARI
Tedavi yollarını anlatan Uzm. Dr. Gümüşburun, “Miyomların pek çoğu herhangi bir belirti veya şikâyete yol açmaksızın rastlantısal olarak tespit edilirler. Böyle miyomlarda genellikle herhangi bir tedavi verilmeksizin miyomlar periyodik olarak takip edilir. Bunun dışında tespit edilen miyomlar farklı belirtilere yol açıyorsa, bir takım tedaviler uygulanabilmektedir. Tedavi, genel olarak, cerrahi yöntemlerle uygulanmaktadır. Ameliyat kararı hastanın yaşı, şikâyetleri, miyom sayısı ve yerleşimi ile hastanın çocuk sahibi olup olmadığına göre verilir ve ameliyatın kapsamı belirlenir. Miyom ameliyatları iki şekilde yapılabilir. Birinci seçenek miyomun çıkarılması şeklinde yapılır. Hastanın çocuğu yoksa ve gelecek dönemlerde çocuk sahibi olmayı düşünüyorsa, başka bir miyom çıkana kadarki sürede çocuk sahibi olabilmesi adına rahim fonksiyonun devam etmesi için miyomun çıkarılması işlemi uygulanmaktadır. İkinci seçenek ise rahmin tümüyle çıkarılması şeklinde gerçekleştirilir. Miyomlar rahim tarafından çok sık üretilen tümörler olduğu için eğer hastanın çocuğu varsa ve başka çocuk doğurması söz konusu değilse, 40’lı yaşlardan sonra rahmin tekrar miyom üretmemesi adına alınması tavsiye edilebilir” ifadelerini kullandı.
Uzm. Dr. Gümüşburun, uygulanabilen tedavi seçeneklerini şöyle sıraladı:
Histereskopi: Bu yöntemde ağrıya yol açan ve sık ya da şiddetli kanamaya neden olan küçük miyomlar vajinal yoldan girilerek alınır. Rahmin altında veya iç tabakasında yer alan miyomlar özel bir görüntüleme sistemi ile çıkartılabilir.
Kapalı cerrahi: Kapalı ameliyatlar ise laparoskopik veya robotik cerrahi yöntemleriyle yapılıyor. 4– 5 cm’den büyük miyomlar rahim yatağından çıkarılır ve varsa bölgedeki kanamalara müdahale edilerek, o bölgenin dikilmesiyle gerçekleştirilir.
Açık cerrahi: Bu yöntem göbeğin üst kısmına kadar ilerlemiş çok büyük boydaki tümörlerin çıkarılmasını kapsar. Miyomların büyük olması sebebiyle laparoskopik veya robotik yöntemde çalışılacak alan bulunmadığından açık cerrahi yöntemiyle kesi yapılarak miyomlar temizlenir.
İlaç tedavisi: Cerrahi tercih edilmeyen kimi uygun hastalarda ise ilaç tedavisine başvurulabilir. İlaç tedavileri her ne kadar miyomları ortadan kaldırmasa da, miyomun neden olduğu aşırı kanamaların azaltılması ve miyomun küçültülmesi gibi faydalar sağlayabilir.
Diğer: Uygun olan kimi hastalarda, girişimsel radyolojik tekniklerle kasık damarından ilerletilen bir kateter ile miyomu besleyen damarlar kapatılarak miyomun büyümesi engellenir. Böylece miyom boyutunda yüzde 50 küçülme, ağrı ve kanamada yüzde 80 azalma meydana gelir. Bu yöntem için uygun hasta seçimi önemlidir çünkü doğurganlığı etkileyebilir.