Bu başlığı okudunuz ve düşünüyorsunuz, Mutlu Kaya kimdi diye değil mi? Sahiden Mutlu Kaya’ya ne oldu?
Zaman zaman geçmişte yaşanan olayları oturup düşünürüm; kahramanları gelir aklıma. Bir dönem kamuoyunun ilgisini çekmiş olaylardır çoğu. Canla başla ilgilendikleri, duyar kastıkları olaylar mesela. Mutlu Kaya vakası da bunlardan biri. Geçtiğimiz günlerde aklıma düştü, ne yapıyor şimdi? Hayatını ne şekilde sürdürüyor. Tamam tamam hatırlamayanlar var olayı kısaca anlatıp sonra Mutlu Kaya’nın anlık durumu hakkında bilgi vereceğim.
Mutlu Diyarbakır’da yaşayan bir genç kız. O zamanlar 19-20 yaşlarında. Ulusal bir kanalda başlayan ses yarışmasına katılıyor. Uzun saçları, güzel gözleri ve güzel sesi ile tanıyoruz biz onu. Yarışmanın jüri üyelerinden Sibel Can’ın desteği ve ilgisi ile gelmiş oraya zaten. Mutlu’nun bizim görmediğimiz hayatında bir de saplantılı aşık var. Korkutmuş, sindirmiş her türlü şiddeti yapıyor genç kıza. Sonra bir gece tehdit ile evden çıkardığı Mutlu’yu önce saçlarından tutup yerlerde sürüklüyor ardından da başından vuruyor. Sesi ve güzelliği ile ilgi çeken Mutlu artık kadına şiddet başlığı altında anılmaya başlanıyor. 40 gün kadar yoğun bakımda kalıyor. Uyandığında vücudunun tamamının felç olduğu görülüyor. Konuşma yetisi dahil her şey felç! Yaşamasının mucize olduğunu söyleyen doktorlar, daha sonra 1 yıl iyi bir merkezde tedavi görmesi durumunda iyileşebileceğini belirtiyorlar. Tabii basının, ünlülerin göz bebeği Mutlu Kaya. Aşırı bir ilgi. Aradan yıllar geçiyor...
Sadece 7 hafta fizik tedavi görebiliyor. Çünkü bahseden tedavi ciddi rakamları buluyor. Ciddi rakam derken kime göre tartışılır tabii. Ama biliyor ve görüyoruz ki Kaya ailesini aşan bir durum.
Peki soruyorum; onu Diyarbakır’dan alıp İstanbul’a getiren Sibel Can bu tedaviyi yaptıramaz mıydı? Daha sonrasında İbrahim Tatlıses onu ziyaret etmişti mesela. 5 bin lira para yardımı yaptığı, Derya Tuna’nın da elbise yardımı yaptığı yansımıştı basına. İyi de o kızın elbiseye mi ihtiyacı vardı? 5 bin lira ne kadar yeter neye yeter? Birilerine göre çok büyük bir para olan 5 bin birilerine göre çerez parası değil mi? Neyse..
Mutlu, yıllar sonra kendi isteği ile Youtube programı Katarsis’e katılıyor ve hikayesini anlatıyor. İsim vermeden kendisine söz verip yarı yolda bırakanlara kırgın olduğunu belirtiyor. Haklı mı? Evet çok haklı! Benim bildiğim o ünlü isimleri yukarıda yazmıştım ama başka birileri de olabilir diye araştırmaya başladım ve Katarsis programından 2 ay önce Söylemezsem Olmaz isimli programa katıldığını ve durumu orada anlattığını isyanını dile getirdiğini gördüm.
Canlı telefon bağlantısı yapmışlardı ve Bircan Bali, Kaya’yı telefona bağlarken şöyle diyordu “Mutlu’nun bir isyanı var, haklı mı değil mi bilmiyoruz?” Burada Bircan Bali’nin ya duruma vakıf olmadan konuyu işlediğini ya da bir caniye hak verebilme potansiyeli olduğunu görüyoruz. Hem programcılık hem de insanlık adına ikisi de çok garip geldi bana. Bu arada bahsedilen isyan, cani kişinin yeni yasa sebebi ile serbest kalma ihtimali. Neyse...
Programın devamında Seren Serengil diyor ki “bu sesi hangi vicdan duymaz?” Ardından Mutlu’nun 1 yıllık tedavi ile eski sağlığına kavuşma ihtimalini duyup “ben senin fizik tedavin için hastanelerle irtibata geçeceğim şimdi, ne yapabiliriz araştıracağım” diyor.
Bahsettiğim Katarsis programı Seren Serengil’in yapacağım edeceğim söylemlerinden 2 ay sonra gerçekleşiyor ve orada Mutlu Kaya kimse sözünü tutmadı diyor.
Bazı vicdan yoksunu insanlar “tek felç olan Mutlu mu? Tek şiddet gören Mutlu mu? Parası var diye ünlüler Mutlu’ya yardım etmek zorunda mı?” gibi garip sorularla gelebilir. İsmi geçen insanlar evet zorunda. Söz vermek önemli bir etik değer. Ben neden kalkıp Hülya Avşar, Aslı Enver Fahriye Evcen yardım etmiyor diye sitem etmiyorum? Çünkü onlar bunun sözünü vermediler programlarda onunla boy göstermediler. Bu yardımı yapabilecek güçteler, yaparlarsa vicdanlı eylem yapmış olurlar o kadar. Ama diğerler? Bir laf var ‘Söz ağızdan çıkana kadar size esirdir, ağızdan çıktıktan sonra siz ona esirsiniz.’
Mutlu Kaya hala düzgün konuşamıyor, yemeğini kendi yiyemiyor. Ayakta durabiliyor ama kendi başına yürüyemiyor. Yine de hayata tutunmaya çalışıyor. Sosyal medya paylaşımlarını izliyorum, üzülüyorum. Tek başıma yapabileceğim hiç birşey yok. Yazdıklarım belki muhataplarına belki vicdan sahibi birilerine ulaşır diye düşünüyorum. Bir manyağın yok ettiği genç bir hayatı belki birileri bir parça da olsa geri verebilir. Eğitimine devam eder Mutlu, şarkı söyleyebilir yeniden. Evlenir ailesi olur. Bu bahsettiğim hayat mümkün onun için sadece ekonomi boyutu çözülmeli.
Buradan fenomenlere sesleniyorum; bir çok saçma sapan hareketle gündeme gelmek için çırpınıyorsunuz. Gidin Mutlu Kaya’ya tutun elinden, yaptırın tedavisini. Ara ara yanında gidip story filan çekersiniz. Bakın ne güzel reklam sizin için. Başkasının aldığı hayatı bir genç kıza geri verirken, vicdan kokan reklamınızı da yapmış olursunuz, akıllarda güzel kalırsınız. Birilerine sataşarak tehdit ederek yaptığınız reklamlar ucuz eylemler.
Sonuç olarak gündemde olduğu zaman peşine düşülen ve şimdilerde kimsenin arayıp sormadığı bir genç kızı tekrar hatırlatmak istedim. ‘Kanunlara dayanan adli muhakemelerden, daha büyük bir muhakeme vardır ki, bu da her kişinin kendi vicdanıdır.’ demiş Mahatma Gandhi.
Sağlıcakla