İnkılap Yayın evinin CEO’su Aren Şenorkyan, Serkan Tatar’ın sorularını yanıtladı. Samimi yanıtlar veren Şenorkyan, bir yazarda olması gereken özellikleri açıkladı.

Bu hafta konuğumuz Türkiye’nin en saygın yayın evlerinden biri olan İnkılap Yayın evinin genç ve başarılı CEO’su Aren Şenorkyan.

ST: Nasılsınız? 93 yıldır sürekli kendi yenileyen bir yayınevinin CEO su olmak oldukça zor olmalı mesleğinize nasıl başladınız?

AŞ: Teşekkürler, Serkan bey aslına bakacak olursanız tabii ki 93 yıllık bir kurumun başında olmak bu sorumluluğu taşımak ve hep yükselen bir standartı yakalamak her ne kadar zor olsa da bir o kadar da keyifli... Her şeyden önce çocukluğumdan itibaren bu mesleğin içinde olduğumdan ve bu mesleği başarı karşılığı olmadan sevmemden dolayı iş yoğunluğu veya zorluğu beni çok fazla yormuyor. Tabi ki mesleğe başlamamda en büyük etken babam oldu. Önceleri ilk ve ortaokul çağlarımdayken yaz aylarında yardımcı olmam için beni Cağaloğlu’ndaki mağazamıza çağırırdı. Aslına bakacak olursanız o yaşlardan itibaren mesleğin her bölümünde çalıştım. Yani kitapları Cağaloğlu’ndan Sultanahmet’e kadar taşımaktan, tezgahta kitap satışına, kasada oturup müşteriler ile muhatap olmaktan, depomuzda sipariş ayırmaya kadar. Tabi bunların hepsi yıllar içinde bende bir altyapı oluşturdu. Üniversite eğitimimi bitirdikten sonra da Genel Müdür Yardımcısı olarak işe tekrar başladım. Altı yıl içerisinde Genel Müdür oldum 2016 yılından bu yana da grup şirketlerinden ağırlıklı olarak ithal ders kitapları satan İnkaş A.Ş.’nin de Genel Müdürü oldum.

ST: İnkılap yayınevinin ilkelerinden bahseder misiniz? Sizin yazar kadronuzda yer almak isteyenler nasıl bir yol izlemeli?

AŞ: İnkılâp Yayınevi’nin kökeni 1890’larda kurulan Gayret Kitabevinden gelmekte Cumhuriyetin ilanından sonra İnkılâp adını alarak daha çok eğitim kitapları üreten bir kurum olmuştur...Aslına bakacak olursanız mesleğimizin genel ilkesi bulunduğu ülkeye faydalı vizyon düşünen sorgulayan merak eden araştıran insanlar yaratmaktır biz de asli ilkemizi ismimize taşımış bir kurum olarak bu nosyonu devam ettirmeye çalışıyoruz...

Bizim yazar kadromuzda bulunmak isteyen yazar adayları için önerim merak etmeleri araştırmaları ve yeniyi bulmalarıdır.

ST: Yönetici kimliğiniz dışında sizi daha yakından tanıyabilir miyiz? İş dışında hobileriniz ilgi duyduğunuz sporlar var mı?

AŞ: Sanat ve spor hayatımın bir parçası, araştırır okur minyatür çalışmalar yaparım.

ST: 2020’yi kitapları en çok okunan yazarlardan Zülfü Livaneli’yi de yazar kadronuza dâhil ederek okurlarınıza büyük bir sürpriz yaparak karşıladınız sürecin gelişmesinden bahseder misiniz?

AŞ: Dünyanın ucunda...

Bir gül açılmış

Efil efil esen...

Yele

Merhaba!

Karanlığın sonu...

Bir ulu şafak

Sarp kayadan geçen...

Yola Merhaba!

Acı da kahır da...

Çekmiş geliyor

Güneşten boşanmış...

Kopmuş geliyor

Bir ışık selidir...

Sökmüş geliyor

Işıldayıp gelen...

Sele Merhaba!

Merhaba Zülfü Abi MERHABA! Dedik Türkiye’nin en çok satan yazarı Zülfü Livaneli tüm mevcut kitapları ve yeni kitapları ile 2020’den itibaren Türkiye’nin en köklü yayınevi İnkılâp Kitabevi’nde okuyucuları ile bulaşacak.

ST: Ülkemiz de kitap okuma oranında artış var mı ve en çok hangi tür kitaplar okunuyor sizce?

AŞ: Ülkemizde kitap okuma oranındaki artışlar genelde nüfus artış oranına paralel gidiyor... Ülkemizde ağırlıkla romanlar, kişisel gelişim kitapları ve çocuk kitapları tercih ediliyor

ST: Sesli kitap projeleri popüler olmaya başladı sizin bu konuda düşünceleriniz neler?

AŞ: Evet doğrudur aslında 90lı yıllarda kaset formatında sesli kitap projeleri olmuştu fakat o zamanlar halkta karşılığı bulmayıp yok olmuştu... Ancak günümüzde değişen şehir hayatı zaman darlığı, trafik gibi sebeplerden ötürü insanlara çok daha pratik geldiğini düşünüyorum ayrıca örneğin uzunca bir seyahate gidiyorsunuz bavulunuza sınırlı sayıda kitap koyabiliyorsunuz ancak kitaplar dijital olarak dinlenebilir olduğunda koskoca bir kütüphaneyi yanınızda taşımış oluyorsunuz

ST: Sizce her isteyen yazar olabilir mi? Bir yazarda olması gereken özellikler nelerdir?

AŞ: Aslında yazarlığı birkaç kategoriye ayırmak lazım eğer konumuz edebiyat ise benim bakış açıma göre edebiyat hayattır ve insandır, eğer ki merak edilecek bir yaşanmışlığınız veya araştırıp bulduğunuz bir konu var ise ve yazı yazma konusunda da yeterince ehilseniz yazar olabilirsiniz... Kısacası yazarlığın temelinde merak yatar araştırmak yatar tabii ki bolca da okumak yatar...

ST: İnkılap yayınevi hangi süreçlerden geçerek bir kitabı yayınlamaya karar veriyor?

AŞ: İnkılâp olarak bize gelen dosyalara karar veren merciimiz editöryal, satış ve pazarlama departmanlarımızdan oluşan yayın kurulumuzdur... Kurulumuz tarafından öncelikle okunan dosyaların halkta karşılığının olup olmadığını sorgularız ve bir dosyanın tadını ahengini üslubunu içeriğini akıcılığını değerlendirip bu minvalde menfi müspet kararımızı veriyoruz.

ST: Yurt dışındaki yayıncılık ile ülkemizde ki yayıncılığı karşılaştırdığınızda ilerlemeyi nasıl buluyorsunuz?

AŞ: Maalesef bu konuda biraz gerideyiz daha doğrusu 2002 den bu yana ülkemizdeki yayınevi sayısının 200 den 4000’lere kadar gelmesi her ne kadar olumlu gibi görünse de aynı oranda okur sayısının artmaması maalesef üzücüdür... Zira hala seksen milyon nüfuslu bir ülkede bir yayıncı bir yazarın ilk kitabını 2000 veya 3000 basıyorsa nüfusa oranla çok gerideyiz demektir... Yurtdışında özellikle Anglosakson bölgelerde hem nüfusa oranla okur sayısı çok daha yüksek hem de üretilen kitapların dünya pazarına sunulması bu sektörün büyümesinde etkilidir... Ülkemizde yayıncılığın da ihraç edilmeye başlayacağı nokta bizim de bir iş kolundan çıkıp sektör olacağımız noktayı işaret edecektir.

ST: Mesleğinizde en büyük hayaliniz nedir?

AŞ: Mesleğimdeki en büyük hayalim Yayıncılığın okulunu açabilmek zira ülkemizde maalesef lonca düzeniyle öğrenilen bir meslekken bunu daha profesyonel bir zemine taşımak en büyük hayalim.

ST: Kitap fuarlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

AŞ: Fuarlar okuryazar buluşması açısından çok önemli. Özellikle gençlerin ilgisini gördükçe bir yayıncı olarak mutlu oluyorum. Elbette fuara her gelen kitap almıyor ama kitapla tanışıyor. Kitapların dünyasıyla tanışmak fuara katılım gösteren her kişi açısından farklı bir yolculuktur. Türkiye’nin pek çok noktasında yaygınlaşarak devam etmesi mutluluk verici elbette. Sadece büyük kentlere sıkıştırılmadı fuarlar, Anadolu’nun en ücra köşesinde bile kitap fuarları var. Özetle hem yazar hem de okur açısından çok kıymetli fuarların varlığı.

ST: Yayıncılık en zor ve keyif veren yanları neler?

AŞ: Öncelikle kitapların dünyasındasınız, daha keyifli ne olabilir ki? İlk sorunuzdaki yanıtımda dediğim gibi, çocukluğum kitapların içinde geçti; kaldı ki keyif almazsanız bu kadar uzun süre yapamazsınız. Yeni insanlar yeni hikâyeler, yeni yazarlara açılan kapı… Bunlar bizi motive eden şeyler. Elbette çok hassas bir iş yapıyoruz, stresi bol bir iş. Ama inanın bunun bile farklı bir keyfi olabiliyor. Kitap baskıya gittiğinde her ne kadar rahatlasınız da içindeki en küçük hata sizi demoralize edebilir. Ve elbette her işin zor yanı vardır, ben zor yanlarından ziyade keyifli yanlarını yakalayıp, yolculuğuma öyle devam ediyorum.

ST: İlber Ortaylı dan Cem Yılmaza Celal Şengör den Yılmaz Erdoğan’a birbirinden çok farklı alanlarda sevilen isimler ile farklı kitapları yayınlıyorsunuz çok çeşitliliğin olmasının artıları ve zorluklarından bahseder misiniz?

AŞ: Öncelikle teşekkür ederim…. Tabii söylediğiniz isimler kıymetli yazarlar. 93 yıldır çok farklı türlerde kitaplar yayımladık. Refik Halid Karay, Reşat Nuri Güntekin, Halid Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf, Namık Kemal, Ömer Seyfettin, Tevfik Fikret, Mehmet Ziya Gökalp ve Mehmet Akif Ersoy’u çıkardı. Şimdi ise yolumuza Türkiye’nin en önemli edebiyatçısı, düşünürü Zülfü Livaneli ile devam ediyoruz. Bunların dışında popüler kültür de var. Yemek, eğlence, tarih vs… Her bir yazarla ayrı ayrı ilgileniyoruz. Onların sorularına mümkün olduğunca şeffaf yanıtlar vermeye çalışıyoruz. En nihayetinde yazı işleriyle uğraşmak zor, riskli, bir cümleyi kurarken bile 10 kez düşünüyoruz. Fikir işi yapıyoruz ve bu fikir işinde yazarla birlikte çalışmak ne kadar keyifli olsa da zor yanları da var.

Çeşitlilik her zaman avantajdır. En azından bizim için artı olarak görüyorum. Bir okur bir yayınevine girdiğinde hangi türden kitap arıyorsa o türü buluyor. Biz yayınevi olarak 7’den 70’e herkesi yakalamak istedik. Bunu başardığımızı düşünüyorum. Şiir seven de, iyi edebiyat okuru da, tarih okuru da bizden istediği kitabı rahatlıkla bulabiliyor.

ST: Son olarak Ucankus.com UçanKus TV okur ve izleyicilerinize önerileriniz nelerdir?

AŞ: Önerilerim doğal olarak, okurların daha çok merak etmeleri, araştırmaları, sorgulamaları ve pek tabii ki de daha çok okumaları olacaktır… Okumak hayat kurtarır çünkü.

Milli Antrenör Boksör Oyuncu Serkan TATAR