Funda Erkoç/Magazinmatik.com Özel Röportaj
“Bana da Söyle” Şarkısı ile rekor üstüne rekor kıran ödülleri toplayan Ziynet Sali güzel bir kadın dayanışmasına imza attı ve “Yaz Bitmeden” şarkısı ile müzik dünyasına merhaba diyen vokalisti Ezgi’ye tam destek verdiğini açıkladı.Çok nadir gördüğümüz bu kıymetli davranış beni çok mutlu etti demek hala bir umut var dedim ve sevgili Ziynet’in güvenerek destek verdiği Ezgi ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdim.
Güzel İzmir’in müzik sevdalısı kızı Ezgi’yi tanıyalım biraz! Nerede ve nasıl başladı bu müzik macerası?
Anne karnında desem çok abartmış olmam. Benim annem babam müzisyen. Annem bana 8 aylık hamileyken sahnede hoplayıp zıplamaya devam ediyormuş. Bebekliğim, çocukluğum da hep kulislerde geçti dolayısıyla. 7 yaşımda piyano derslerine gitmeye başladım, sonra güzel sanatlar lisesi ve Gazi Üniversitesi müzik bölümünde okudum. Üniversite yıllarında şarkı söylemeyi ne kadar sevdiğimi keşfedip kendi gruplarımla bir çok şehirde bir çok mekanda sahne almaya başladım. İstanbul’a taşınmamla beraber bir çok sanatçıya vokalistlik yaptım. Ozan Çolakoğlu orkestrası, Ajda Pekkan, Ziynet Sali... Derken bugünlere geldik.
ZİYNET SALİ İLE ARAMIZDAKİ BAĞ ÇOK FARKLI
Hep kalite isimlerle çalışılmış ama kendi kanatlarınla uçmak için sanki Ziynet Sali beklenmiş yanılıyor muyum?
Ziynet Sali yapımcı olmak için beni beklemiş de diyebiliriz! Şaka bir yana, çok önemli sanatçılarla çalıştım evet ama benim için doğru zaman şimdiydi, zaten bir yapımcılık beklentim de olmamıştı hiçbirinden. Ziynet Hanımla aramızdaki bağ çok farklı, bu yakınlık bizi bugünlere getirdi. Beni hep kendi solo kariyerim için yüreklendirdi, sonrasında Yaz Bitmeden’i yapmaya karar verdiğimizde de bu desteğini sözde bırakmadı ve şarkıyı Ziynet Sali-Gökay Özkan ortaklığındaki Zg Müzik’ten çıkardık. Bu kadarla da kalmadı, benimle sahnesini paylaşıyor ve Yaz Bitmeden’i canlı canlı binlerce kişiyle buluşturuyoruz.
Kadın dayanışması yaşıyorsunuz Ziynet ile sanırım çok şanslısın çünkü kimse kimseye el vermiyor müzik piyasasında ne dersiniz.
Çok önemli bir noktaya parmak bastınız. Uzun süredir sektörde bir destek görmüyoruz gerçekten de. Yapım işi risklidir, karşındakine inanman, onu bir bütün olarak tartman ve uzun vadeli bakman gerekir. Sanırım artık herkesin kendine kadar enerjisi var. Kimse bu işlerle pek uğraşmak istemiyor. En büyük şirketler bile no name’lere kayda değer bir teşvik vermeyi göze almıyor. Ziynet’le aramızdaki güven, şeffaflık ilişkimizin temelinde var. Ziynet’in içtenliği ve sıcak yaklaşımı arkadaşlığımızı herhangi bir sanatçı-vokalist ilişkisi gibi olmaktan çıkardı. Böylece ben de ürettiğim her şarkıyı, her kelimeyi ona götürdüm çünkü onun fikirleri benim için çok kıymetli ve güvenilirdir. Bu tecrübedeki birinin yönlendirmesi ile hareket etmek çok önemli çünkü içinde olmadan sektörün dinamiklerini kavrayamıyorsunuz. Böylece fikir alışverişi şeklinde başlayan yolculuğumuz yapımcılıkla devam etmiş oldu.
RİSKİ GÖZE ALDIM
Pop müziğin zorlu bir süreçten geçtiği şu dönemde yeni bir proje çıkartmak riskli değilmiydi?
Evet ama ben bu riski almak istedim. Doğru zamanı beklemek bizim gibi gündemi çalkantılı, müziği de bir o kadar değişken bir ülkede daha riskli geliyor bana. Kendi kariyerim için kolları bir an önce sıvamak istedim. Yeniden kastımız eğer cover değil de sıfır şarkıysa... Elbette tanıdık bir şarkıyla çıkmanın avantajları var. Ama bunu da iyi düşünerek yapmak lazım. Son yıllarda çok güzel proje albümleri çıktı. Ama maalesef içlerindeki coverların çoğu kopyala yapıştırdan ibaret. Şarkıyı farklı bir bakış açısıyla aranje edip yorumlamadıkça cover yapmanın bir sihri yok. Biz de evde şarkımız varken cover fikrine yanaşmadık şimdilik.
Biraz projenin nasıl şekil aldığından bahseder misin?
Yaz Bitmeden’in fikri daha yaz başlamadan Can Ercan’dan çıktı :) Biz de bu dönemde benim bestelerim içinden çıkışa hangisi uygun olur diye düşünüyorduk, bir yandan da üretmeye devam ettik. Yaz Bitmeden’in modunu, sıcaklığını sevince parçayı yaz sonuna hazırlamaya başladık. Burda devreye çok iyi bir müzisyen ve aranjör olan Tolga Erzurumlu girdi ve istediğimiz soundu Tolga’yla yakaladık. Tam klibi nerde çekeceğiz, nasıl planlar olsun gibi toplantılar yaparken zaten Datça konserine gideceğimizi düşündük ve klibi orda çekmeye karar verdik. Datça’ya gittik, klibi çekmeye başladık ve sonra koşa koşa akşamki Ziynet Sali açıkhava konserine yetiştik. Konseri yapıp geri döndük, 2-3 saat uyuyup klibi çekmeye devam ettik. Epey maceralı oldu ama finalde içimize sinen bir iş çekmiş olduk. Yönetmenimiz Mert Özkan ve makyaj sanatçımız Kürşat Akçebe’nin olağanüstü emeği var. Her detaya kafa yoran, seni motive eden, yorulduğunda enerji veren böyle insanlarla çalışabildiğim için çok şanslıyım.
RAP MÜZİK DAHA DA GÜÇLENECEK
Rap müzik konusunda ne düşünüyorsun geçici bir heves mi yoksa kalıcı mı olurlar?
Rap ve diğer alternatif türler senelerdir alt kültürde küçük ve sadık kitlelere sahip müzik türleriydi. Çok iyi eserler ve çok iyi icracılar önceden beri vardı, ancak dijital çağ bu türlerin de yaygınlaşıp popülerleşmesini sağladı. Ben bunun geçici bir rüzgar olduğunu zannetmiyorum, aksine bence bu popülerleşme rap’i güçlendirecek ve artık devamlı güzel işlerle buluşacağız. Liseden beri takip ettiğim rapçiler var ve şimdi çok daha büyük kitlelere hitap ettiklerini görünce mutlu oluyorum.
BİZİM EVDE EGO KAVRAMI YOK
Kendin gibi bir müzisyenle evlisin aynı meslekte olup anlaşmak daha mı kolay yoksa sanatçı egosu ara ara zorluyor mu sizi?
Bence müzisyen insan müzisyenden başkasıyla yapamaz. Muhakkak başka mesleklerle de birlikte olunur ama orta yolu bulmak öyle zor ki. Uyku saatlerimizi tutturmak, tatil günleri, çalışma saatleri... Bunların hepsi 9-5 çalışan birinden tamamen farklı. O yüzden yanındaki de müzisyen olunca bunların hiçbiri sorun olmuyor, halden anlıyorsun. Sanatçı egosu kavramı bizim evde yok zaten, ama mesleki bir zorluktan bahsedecek olsak bu kıskançlık olurdu, çünkü gece geç saatlere kadar en güzel halimizle sahnedeyiz. Bizim gece hayatında yaşadığımız ufak tefek zorlukları bir başka meslekten birinin anlayıp hoş görmesi çoğu zaman güç olabilir. Dolayısıyla ben halimden memnunum, bu tip negatif şeyleri hiç yaşamıyorum ve yaşatmıyorum.
İnsanın bir hayali ve bir hedefi olmalı senin hayalin ve hedefini nedir?
Hedefim şarkılarımı insanlarla, büyük kitlelerle buluşturmak ve binlerle birlikte söylemek. Bu yolda devamlı üreterek yürümeye devam edeceğim. Bunun dışında sağlıktan ve sevdiklerimle bir arada olmaktan başka bir gayem yok. Hayat çok kısa ve mutlu olacağımız şeylerle doldurmak lazım. Buna hizmet edecek irili ufaklı şeyler yapıyorum. Herkesin bir ikigai’si vardır ve her gün onu gerçekleştirmek ya da sürdürmek için bir şeyler yapmak gerekir. Çok majör şeyler olmayabilir illa ki, hayvanlara yardım etmekten mi mutlu oluyorsunuz, amacınız bu. Dünyayı daha temiz bir yer haline getirmek için kişisel olarak sıfır atıkla, kimyasalsız mı yaşamaya çalışıyorsunuz, bu da bir kişisel hedeftir. Bence önemli olan kişinin nelerden beslendiğini keşfetmesi ve bunu hayatına dahil edebilmesi. İster hobi olarak ister mesleki bazda olsun. Hayattaki boşluğu dolduracak bir para birimi, bir mucize ilaç, bir eğlence mekanı yok. Hayata anlam katacak olan kendimiziz.
TEPKİLERİ CANLI CANLI GÖRÜYORUM
Şarkının çıkışından sonra hayatında neler değişti?
Biz şarkıyı Ziynet Sali konserlerinde binlerce insana canlı canlı söylüyoruz. Seyirciyle sadece dijitalde değil göz göze de buluşmak, o anki tepkileri, katılımı, enerjiyi görmek beni çok motive etti. Bunun dışında pr çalışmalarıyla dolu geçiyor bu dönemim, kendi kariyerim için çalışmaya başlamanın tadını çıkarıyorum. Yolda yürüyemiyorum gibi bir şey yok yani :) Bir de daha çok üretmek için yeni bir motivasyonum oldu. Bu yola çıktıktan sonra yazmanın verdiği keyif başkalaştı çünkü bunu paylaşmanın güzelliğini gördüm bir kere.
SÖZDE DEĞİL ÖZDE DESTEK VERİYOR
Ziynet Sali seni kendi dinleyicilerine emanet etti !Bundan sonra neler olur mesela birlikte bir düet gelir mi?
Ziynet Sali beni sözde değil, özde destekledi. Sahnesini, işini benimle paylaşıyor, bir lokma ekmeği kalsa onu da böler eminim çünkü onun gönlü zengin. Onunla bir projede yer alma fikri çok heyecan verici elbette. Böyle şahane bir şarkıcıyla birlikte anılmaktan onur duyarım. Ancak henüz benim açımdan böylesi projeler hakkında konuşmak için çok erken. İnsanın tek şarkıyla veya albümle kendini ifade etmesi çok zor, bir yandan bu işte kilometre de önemli. İşe yeni başladım ama yıllardır sektörün içinde çalışmış bir müzisyen olarak gerekli faktörlerin farkındayım. Dolayısıyla daha uzun süre sık sık üreterek bu işin içinde yol almak ilk hedefim.
Hayata bakışın nasıl?Pes ettiğin oldu mu hiç?
Ben genelde sakin, durgun ama pozitif bir insanım. Genel olarak mutluyumdur. Her şeyin hep daha iyi olacağına inanırım ve her zaman da öyle olmuştur. Kariyerimin, yaşam standartlarımın her sene daha iyiye gideceğine inanarak bu yolu yürüyorum ve geriye baktığımda da öyle olduğunu görüyorum. Pes etme noktasına hiç gelmedim. İnsan sevdiği işi yaparken nasıl pes edebilir ki? Sadece maddi çıkarımlar için yapılan işlerde böyle çöküşler olabilir. Ben sahnede müzik yapmaktan mutluyum, bu yolda vazgeçmek zor.
SOSYAL MEDYA BASKISI VAR
Sosyal medya gücü malum bir sanatçının olmazsa olmazı bu konuda nasılsın?
Ben sadece instagram kullanıyorum, twitter’da pek aktif değilim. Bizim için youtube kendimizi iyi ifade edebileceğimiz bir platform. Youtube’a da yakında gireceğim, güzel fikirlerimiz var. Sosyal medya konusunda bir baskı olduğunu gözlemliyorum esasında, sosyal medyayı aktif kullanma zorunluluğu kimsenin yok bence. Bazılarına sosyal medya kullanmak yakışmıyor, illa aktif olacağım baskısıyla her gün zoraki 3 ileti paylaşan bazı insanlar samimi durmuyorlar, sosyal medyanın dinamiklerini kavrayamayan yaşlı akrabalara dönüşüyorlar. Herkes içinden geldiği gibi paylaşım yapabilir, ya da sadece iş için kullanabilir. Ben işle sosyal hayatın bir karışımı şeklinde kullanıyorum.
Kendini sanatçı mı yoksa şarkıcı mı olarak görüyorsun?
Sanatçı kelimesinin içi çok dolu ve çok büyük bir kelime. Ben üreten bir şarkıcıyım ama sanatçı sıfatını haketmek için bunun yeterli olduğunu düşünmüyorum. Klasik müzikle büyümüş biri olarak bu sıfata layık Mozart, Rachmaninov, Lizst; veya muazzam edebiyatçı ve şairler varken ben kendimi onlarla aynı cümle içine koymam. Ancak iyi bir şarkıcı olma yolunda hala çalışıyorum, bu bitmeyen bir öğrenme süreci. Şarkı söylemeye üniversitede hobi olarak gittiğim Ankapella Oda Korosunda başladım ve şef Ahter Destan sayesinde şarkı söylemeyi öğrendim ve çok sevdim. Bazı hocalar böyle hayatınıza dokunurlar, notaların arkasını görmenizi sağlarlar. Asıl sanatçılar böyle müzisyenler çünkü gerçek anlamda sanata hizmet ediyorlar.
Yıllardır müzik dünyasında olan biri olarak bu Işıltılı dünya üstüne bir iki cümle kur desem
Karşıdan bakınca bu ışıltılı dünyadaki her şey gerçeküstü görünüyor. Müthiş paralar kazanan, lüks hayatlar yaşayan kusursuz insanlar. Ancak şunu unutmamak lazım ki, insan olarak hepimizin ortak bir duygusal bilinci var. 1000 liralık ya da 1 milyon liralık evdeki yalnızlık aynı yalnızlık. Mutluluk aynı mutluluk. Hangi işi sadece parası için yaparsanız, sonunda tatmin olmazsınız. Veya hırslarınız uğruna insanları ezen, çalışanlarına hakkını vermeyen, insanları geren birine dönüşebilirsiniz. Bir işin sizi daha iyi bir insan yapıp yapmadığı bence çok önemli. Kendinize daha iyi biri olmak için her an fırsat yaratabilirsiniz, tabii eğer yaptığınız işi seviyorsanız. Bu işe bu tanımlanan hayatın cazibesi için, karşılığında kazanabileceği büyük meblağlar için girmeye can atan insanlar görüyorum. Bu fikirle yola çıkıp eğlence sektöründe kendinize elbette yer edinebilirsiniz. Ama aslolan günün sonunda yatağa ne kadar mutlu girdiğin.