Merhaba
Şükür kavuşturana! Ve inanmayacaksınız ama magazin gündemi ile ilgili yazacağım bugün. Yani son zamanlarda virüs ile yatıp, virüs ile kalkınca başka bir konuya bakamaz olmuştuk. Gelin bugün, son günlerin en çok ilgi gören magazin olaylarına benim gözümden bakalım.

Neler konuşacağız? Selin Ciğerci’nin canlı yayın kazasını. Kerem Alışık ve Hilal Altınbilek ilişkisi iddiasını. Murat Övüç’ün Armağan Çağlayan röportajını. Ve Sermiyan Midyat’ın şiddet iddiasını.

Evet Selin Ciğerci kötü bir gün, bir gece yaşadı. Birçoğunuz biliyorsunuzdur zaten, canlı yayın yaparken katılmak isteyen biri yayına girer girmez uygunsuz bir yerini gösterdi. Ciğerci de hemen yayından attı onu. Aynı gün bir de Selin Ciğerci’nin ameliyat olmadan önceki görüntüleri ortada dolaşıyordu. Bakın şimdi kadının yaşadığı kâbus güne! Ve nasıl bir tesadüf ki, aynı gün ünlü fenomenin yeni ürünleri piyasaya çıkmıştı! Şimdi bu nasıl kötü bir kader? Yok canım yanlış anladınız; ben reklam kokan hareketler bunlar demiyorum.

Canlı yayın kazası herkesin başına gelebilir. Böyle çirkin bir kaza da olabilir. Ama benim başıma gelse sanıyorum 3 saniye içinde onu yayından atmayı başaramam. Hadi soğuk kanlı davrandım ve attım. Gülmem, gülemem. O gece o yayına da devam edemem. Ya siz? Konu kapandı.

Geldik Kerem Alışık ve Hilal Altınbilek arasında var olduğu iddia edilen ilişkiye. Efendim, bir süredir almış başını gidiyor iki oyuncu arasında ilişki olduğu konusu. Sonra pat diye bir başlık “İlişki Belgelendi! Aman dedim, nasıl bir belge? Hemen yazıyı okumaya başladım. Alışık, Altınbilek’in köpeğini gezdiriyormuş fotoğrafı çekilmiş. Evet evet, belge bu! Aman diyeyim, komşunuzun köpeğini komşunuzun işi varken gezdirmeye filan kalkmayın, ağır bedeller ödeyebilirsiniz!

İlişki vardır, ya da yoktur bu önemli değil. İki yetişkin insan, saklayıp ifşa etmek onların tasarrufunda. Ama bir ünlü ile bir köpeğin fotoğrafını çekip, ilişki belgelendi diyebilen birine gazeteci diyemezsiniz, bu duruma da gazetecilik denilmez zaten. Aynı ilişkiyi için, başka türlü ifade edilemeyecek bir fotoğraf bulursunuz, bir yazı bulursunuz ona ‘belge’ diyebilirsiniz ama birçok izahı olabilecek bir fotoğraf ile ‘belgelendi’ başlığı atamazsınız. Zaten Kerem Alışık ‘sadece arkadaşız’ dedi konuya nokta koydu.

Bir de sosyal medya hesaplarımda bu konu ile ilgili paylaşım yaptığımda şahsi fikrim çok soruldu. ‘Sizce ilişkileri var mıdır?’ diye. Aradaki yaş farkının normal olup olmadığı soruldu, toptan cevap vereyim. 30 yaştan fazla bir fark uzun soluklu bir ilişki olmayacağını gösterir bana göre. Ayrıca zamanında bir ilişkinin bitmesine sebep olduğu iddia edilen Hilal Altınbilek’in, benim için babadan torpilli Kerem Alışık ile ilişkisi olması hoş bir durum olmaz. Ama dediğim gibi damar onların kan onların, anlatabildim değil mi? Bize haberini yapmak düşerdi haberini yaptık, şimdi de yorumunu yazıyorum.

Murat Övüç’ün, Armağan Çağlayan’a verdiği röportaja bakalım biraz. Bilirsiniz yeteneği olmadan ünlü olan, adına da fenomen denilen insanları çok tasvip etmem. Övüç de onlardan biri. Dejenere olmaya müsait bir toplumuz, yazık ki bazı gençlerimiz de öyle. Bu gibi kişiler de kötü örnek, keşke olmasa. Kendilerine göre gururla bahsediyorlar hayatlarından. Kuru ekmek üzerine ketçap sürerek karnını doyurmuş olduğu günleri anlatması beni çok etkilemez, çünkü hala onu bulamayanlar var bu ülkede. Neyse geçelim bunu da. Size şunu söylemek isterim; ibadet de kabahat de gizli derler. Bu kişi neden her yaptığı yardımı göze soka soka gösterir? Darülaceze kurumuna yardım yapıp, müdüre seslenmek nedir? Ne anlama gelmektedir? ‘Ben teşekkür etmeniz için yapıyorum tüm bunları’ anlamına gelmez mi? Sosyal medya paylaşımlarına bakın; yine aynı konular.

Bir polisin kendisine ettiği hakaret meselesi var. Nasıl bir paylaşım yapmıştı öyle, inanılır gibi değil. Hadi bana polis böyle böyle dedi gibi sitem yapsa anlarım ama olayı nasıl bir boyuta getirdi? Ben onlara şunu yaptım bunu yaptım onlar bana hakaret etti. Olsun ne olacak vs gibi sözler. Ne gerek var? İşte bu durumlarda samimiyetin sorgulanması gerekiyor.

Övüç’ün aynı röportajında ilgimi çeken bir konu da ne biliyor musunuz? Sevgilisinden hayat arkadaşım diye bahsetmesi, birlikte olmaya başladıklarında adamın evli olduğunu gayet rahat söylemesi. Asla normal olmayan bazı şeyleri normalleştirmesi. Aman neyse, kişinin o kadar takipçisinden, çalıştığı markalardan daha mı iyi bileceğim ben? Onlar birbirlerine fırfır, tiktak ve bir takım laflar söyleyip, benim anlayamayacağım şekilde anlaşıyorlar zaten.
Sermiyan Midyat biliyorsunuz bir süredir kendisi gibi oyuncu Sevcan Yaşar ile birlikteydi. Hatta karantina süresince de birlikte kalıyorlardı. Canlı yayınlar, yemek tarifleri filan gayet güzel görünüyordu her şey. Sonra ne oldu? Yaşar, Sermiyan Midyat için şikayette bulundu. Şiddet gördüm dedi. Midyat böyle bir şey yapmayacağını, yapmadığını iddia etti.

Sonra Sermiyan Midyat kendi için darp raporu aldı, şiddete uğrayan benim dedi. En son Sevcan Yaşar konuştu. Bu ilk değildi, daha önce de şiddete uğradım ama aman basına yansımasın diye sustum dedi.
Şimdi şunu sorarım; dağ başında yaşamıyorsak ve muhatabımız ünlü biri ise valizimizi alıp olay yerinden uzaklaşmak ne kadar zor olabilir? Medeni iki insan gibi ayrılık açıklanır biter gider. Ne daha fazla şiddete maruz kalınır ne de basına böyle çirkin bir şekilde yansır öyle değil mi?

Şiddet olayını gerçek olarak düşünelim, siz ne yaparsınız? Veya neden katlanırsınız? Katlanıyorsanız razısınız demektir. Ben olayı böyle okurum buradan. Ona da saygım var, sevgi aşk bazı şeyleri görmeyi engeller. Şiddet taşınamayacağı noktaya geldiği zaman da yapılacak şey, yine valizi alıp sessiz sakin gitmektir. Şikayet etmek ne demek? Bugüne kadar vardı sustun, neden sustun? Susarak zaten teslim olmuş oldun şiddete. İzin verdin yani anlatabiliyor muyum?

Şimdi bu yazdıklarımla ilgili de şöyle laflar gelir. ‘Nihal şiddet karşısında susun dedi’ Hayır! Nihal öyle demedi, Nihal dedi ki şiddete ilk andan itibaren sessiz kalmayın, sökün çadırları gidin veya şikayet etmek istiyorsanız o zaman şikayet edin. İzinler verip, sayısız şans verip sonra kalkıp ‘beni darp etti, zaten daha önce de bunu yapıyordu’ derseniz ben size saygı duyamam.

Evet dostlar, bu hafta olanlar arasından 4 magazin konusunu böyle değerlendirdim. Tam olarak içimi dökebildim mi? Hayır tabii ki ama okurlarım beni anladı, yazıma ilk defa denk gelenler de zamanla anlayacak biliyorum.
Yeni haftada yeni bir konu ile tekrar görüşelim. Haaa bu arada izole durumuna mümkün olduğunca devam edelim. Virüs pusuda, kılık değiştirip gelirse her şey sil baştan.
Kalın sağlıcakla…